Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hem insanın sonunda mutluluğu şimdi olduğu gibi, zalimce sevinçlerde yani oburlukta, zinada, kibirlenmekte, övünmekte ve birinin diğerine karşı kıskanç rekabetinde değil sadece ve sadece aydınlanma ve merhamete hizmet eden hareketlerde bulunması bir hayal olabilir mi? Kesinlikle inanıyorum ki hayal değildir ve zamanıda yakındır.
Hayatta herkesin çok iyi yaptığı bir şey olduğuna inanıyorum. Tek bir şey. Bu öyle bir şey ki, doğduğunuz andan itibaren içinizde olan, sizinle gelişen ya da kuruyan bir özellik. Doğallıkla mükemmel yapabildiğiniz bir şey. Kimisi en iyi pastayı yapabilir, kimisi en iyi su pompasını, kimisi en iyi beyin ameliyatını yapabilir, kimisi de en iyi dansı... Her birimizin farklı konularda en iyi şekilde yapabildiği bu bir tek şey, aslında kimliğimizin merkezidir. Ve biz bu merkezi keşfetmek yerine seyrettiğimiz filmlerin, okuduğumuz hikâyelerin, başarı öykülerinin ya da etrafımızda bize ne yapmamız gerektiğini söyleyenlerin, aldığımız eğitimin etkisiyle kendi merkezimizden uzaklaşıp bize koyulan hedefe yöneliyoruz. Aslında bizim olmayan ama bir şekilde yönlendirildiğimiz bu hedefe ulaşmak için sürekli değişiyoruz kendimizden uzaklaşarak. Bu değişimi de bize ait olmayan deneyimlerle ediniyoruz.
Sayfa 65 - EverestKitabı okudu
Reklam
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
Tam da böyle..
"Öyle inanıyorum ki, gençlikle yaşlılık arasına çok kesin bir sınır çekilebilir. Gençlik bencillikle sona erer, yaşlılık başkaları için yaşamayla başlar.?"
"Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum."
"Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için, sana âşık olmadığımı zannediyormuşum... Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanma kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın... Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum..."
Zosima Dede birden İvan Fyodoroviç'e, - İnsanların içindeki, ruhlarının ölmezliğine olan inancı kaybolursa durumun böyle olacağına gerçekten inanıyor musunuz? diye sordu. - Evet , inanıyorum. Ölümsüzlük yoksa erdem de yok demektir. - Buna inanıyorsanız ya mutlusunuzdur ya da çok mutsuz? İvan Fyodoroviç gülümsedi. - Niçin mutsuz olayım? -
Sayfa 125 - İletişim Yayınları
Reklam
Sevginin mucizevi bir gücü olduğuna inanıyorum. Pek çok insanın psikolojik durumlarının altında sevgisizlik yatar. İn­san sevgiye öyle muhtaçtır ki onsuz kaldığında sevgi boşluğunu doldurmak için hatalar yapmaya başlar ve bu hatalarla en çok kendisine zarar verir. Sonra bir gün sevildiğinde ve sevdiğinde, değer gördüğünde iyileşme süreci öyle hızlı geli­şir ki bu bir mucizeden farksızdır.
Sayfa 150 - Müptela YayınlarıKitabı okudu
“Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendine zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara, ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız. Her hâdisenin insanı eğlendirecek bir tarafı vardır.”
Ben şuna inanıyorum ki üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
Ebu Ali şeytani bir gülümsemeyle "Kalabalıklar sebepsiz yere lider beklemez," diye cevap verdi. "İnan bana. Tarih hep böyle şeylerle doludur. Binlerce insanın kalbi böyle bir arzuyla doluyken iyi veya kötü bir lider er ya da geç ortaya çıkacaktır. Hem de aniden. Bir bakarsın karşında belirivermiş." "Anlaşılan sen de benzer türden bir deliliğin esiri olmak üzeresin. İnsanlığın hayal gücünün elinde oyuncak olduğunu gördüğün hâlde inanıyorum diyorsun bir de." "Eğer o inanıyorsa ben neden inanmayayım ki?" "Giderek siz ikinizin en başından beri istediğiniz şeyin bu olduğu düşüncesine kapılıyorum."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.