" Merhaba sevgili Narya,
Bugün de seni düşünerek uyandım. Dün seni düşünerek uyuduğum gibi. Ruhumdaki huzurun bir tarifi olamaz. Eğer tarifini yapmaya kalksam, bütün dünya mışıl mışıl derin bir uykuya dalar. O yüzden kimselere anlatmıyorum, seni ne kadar ince beklediğimi.
Yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Dışarıya baktım. Islanmış sokaklar gün ışığıyla kurulamaya çalışıyordu. Dün gece yağan yağmurun izleri karşı sokağın dizinde hala sessizce uyuyordu. Uyuyan yağmur birikintinsinin sessizliğine bir kez daha baktım. Sonra bir of çektim. Bu of bir sitem değildi. Dışardaki birikitiyi sahibesine bırakarak yatağa dödüm. Sırtüstü uzanıp boş tavana baktım. Seni düşündüm. Kokunu, gülümsemeni, kirpiklerini ve saçlarını düşündüm. Bir an on beş yaşıma, hayatıma düştüğün ilk geceyi hatırladım.
O an iyi hatırlıyorum, dudağıma tatlı bir tebessüm konmuştu.
Şöyle demiştim kendi kendime ; benim adım Narya. Evet sevgili bebeğim, seni çok özledim. Elbet bir gün sevgili Narya, elbet bir gün. Özlemle..."