KİNYAS ve KAYRA - HAKAN GÜNDAY Yorumuma başlamadan önce beni çok etkileyen bir alıntıyı paylaşmak istiyorum: “Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değeri veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları. Ama ben geldim. Bilemezlerdi bir canavarı
"İnsan bazen gerçekten sevildiğine emin olamıyor. Sevilmeye mi layık görmüyor kendini, yoksa sevenler fazla mı sahte seviyor, bilmiyorum ama sevilmeyi gören hassemiz ne ola kii? Göz Güneşi, kulak şarkıyı seçer ama sevilmeyi hangi hasse seçer acep? Kalp mi? Yoksa tahta bacaklı olanlar sevildiğini anlamaz mı?
Hayata bir çocuk gibi bakabilmek, diyorum şimdilerde. Hırslardan azade, kin tutmadan, hata yapınca pişman olarak ve bazen de utanmak, nasıl da güzeldi düşününce. Yarın için endişe duymamak, her şeyin daha güzel olabileceğine inanmak nasıl da güzeldi. Dünyaya bir defa bakarız çocuklukta, geri kalan hatıradır, der bilge. Haklı olmamasını dilerdim, dünyaya daha sonrasında da defalarca bakmak isterdim. Fakat insan yaşamanın manasını çocuklukta anlıyor. Geri kalan ne varsa hatıra.
İnsanoğlu, başlangıçta, her şeyin İlk Nedeni, gökyüzü ve yeryüzünün hakimi olan bir Tanrı yarattı. Bu tanrı biçimsel olarak betimlenmedi; hizmetinde ne bir tapınak ne de din adamları vardı. Ve o, yetersiz insan kültü ile ilişkilendirilemeyecek kadar yüceydi. Zamanla insanların bilincinden silindi. O derece uzaklaştı ki, insanlar artık ona ihtiyaç
Yalnız,mutsuz,bazen somurtkan ya da yabancılaşmış olmak bu çağın samimiyetsiz ilişkilerine alet olmaktan,emeksiz icraatlerinin içinde bulunmaktan,kılıksız karakterlerle muhatap olmaktan ve -mış gibi yapmaktan iyidir;evvela dürüst kalmak mühim,en çok da kendimize.
Bir demir atma imkanım olsaydı diye geçirdi aklından, bir halin içinde kalmayı becerebilsem o bu olurdu, diye zamana yemin etti. Ama zaman gün günden seyreldi, kendi hali bir vaktin hatırası olarak kaldı. Zamana ettiği yemin zaman içinde kendiliğinden çözüldü. Bir an sırf bu sebeple gerçek zamanın ya da bizzat zamanın henüz ona değmediğini anladı. "İnsan edebileceği kadar yemin etmeli, kendi kadar and içmeli, sen Allah mısın zamana yemin ediyorsun," diyen Baba'ya acı içinde hak verdi. Bu daha acı geldi Aziz'e. Kendinde bir daha kolay ulaşamayacağı bir hatıra bırakmak, varlığını bilip yokluğunda yaşamak zorunda kalacağını az çok öğrenmişti. Kendi kendinden bazen iyi bazen kötü hatıraları bırakarak, hem de nereye gittiğini bilmeden gidiyordu.
Bazen insan tuhaf olur, çok tuhaf. Siz benim için kutsalsınız! Kalkmış nelerden bahsediyorum, kapılıp gidiyorum bazen! Ama ne olacak, ne çıkacak ki bundan? Tabii hiçbir şey çıkmayacak, beni mezara götürecek bir saçmalık çıkacak, Tanrım!
Sayfa 31 - Can Yayınları, Çeviri: Sabri GürsesKitabı okuyor