(Bu inceleme bir sene önce yazıldı.)
Bu kitapla birlikte, Rüzgar Gibi Geçti ve Jane Eyre benim için çok kıymetli eserler. Bu sene biraz daha eski kitaplarımı gözden geçirmek istediğim bir sene olsa da, yenilere de uzanıyor elbet ellerim. Aşkın, ayakta kalmanın, hayatta kalmanın kitabıdır bu. Bay Nicholls'lara gelsin.
Karşılaştığım ve satın
Not: Yazdığım yazıların tamamını bu gönderide okuyabileceğiniz gibi, gruplandırdığım bazı yazıların başlıklarının yanına koyduğum linklerden gönderilerin sayfasına tek tek de ulaşabilirsiniz.
MASALLAR:
1- Çoban Köpeği ile Sokak Köpeği: #36186167
2- Minik Kedi Yavrusu: #36584901
3- Köpek
Dünya iki yüzlülükte altın çağını yaşıyor. Hemen her alanda bir ikiyüzlülük almış başını gidiyor. Araştırmaların, bilimin bunca ilerlemesine, üniversite mezunlarının, akademisyenlerin bunca çoğalmasına karşın en önemli sosyal konular içerik olarak köydeki Dilber teyzenin seviyesini aşmıyor çoğunlukla.
Mesela şiddet mevzu. Tüm dünyada yükselen
* Bu ileti ekşi sözlükte Cemal Süreya adıyla paylaşılan sahte iletileri araştırıp ortaya koymuş olan "don tshort" isimli kullanıcının paylaştığı entry'den alınmıştır.
Aşağıda alıntıladığım dizelere
(Lütfen okuyun)
Geçtiğimiz aylarda öğrencilere seminer vermesi için İsa Altun’u davet etmiştik.
İsa Altun bir polis memuru. Bir yandan yazarlık yapıyor bir yandan da okul okul gezip öğrencilere konuşmalar yapıyor. Yayınlanmış bir sürü de kitabı var.
Bahsettiği mevzular, ihmal ettiğimizde genelde ah ettiğimiz konulardan oluşuyor. Uyuşturucu
Kitap yazarın beş yıla yaydığı aslında üç kitap olan bir üçleme bütünü . Yayınevinin üçlemeyi tek kitapta toplaması büyük avantaj olmuş çünkü kitapları ayrı ayrı düşünmek kurguyu çok eksik bırakırdı diye düşünüyorum. Çünkü üçleme, okurundan dinamik bir süreklilik takibi talep eden ayrıntılarla dolu. Her ayrıntı yakalandığında hikayeye değişik bir
Tabii dünyada her şey gülüp eğlenmekten ibaret değildir, kahkahalarla gülenlerin yanında her dem gözyaşı dökenler de bulunacaktır, hem de bu anlatacağımız olayda olduğu gibi bazen gülenlerle ağlayanların nedenleri ortak olabilir hayatta.
İnsanın gönlüne hangi tohum düşerse, onunla yer içer, onunla nefes alır, beraber büyürlermiş o tohum ile...
Yıllar öncesinden de böyle içinde büyük bir boşlukla, yitirdiğini ararmışcasına bir çaba içindeydim. Neyin çabası bu neyi istiyordum ya da kaybolan hangi ânımdı.
Neden ân?
Neden bir eşya, bir insan, bir makam-mevkii, ya da sevdiği bir
Üçüncü Saramago kitabım Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş. Yazarın yalnız virgüllerle ayrılan uzun cümlelerine alıştığımı söyleyebilirim, okurken zorlanmıyorum artık. Saramago'nun kitapları hep bambaşka dünyaları barındıran kurgulardan oluşuyor. Bu kitapta ise ölüm olmadığında neler olabilir, bizi nelerin bekleyebileceği üzerine bir kurgu bekliyor
İncelemeyi geç görecekler için not: Oruçlu iken okunması tavsiye edilmez!
Şunu baştan belirtmek isterim ki kendine Osho diyen yazarı hiçbir şekilde araştırmadım, kimdir necidir diye.. Çünkü bir kişi kendini en iyi yazdığı kitapta gösterir (yazılmış değil konuşmalarından derlenmişi de aynı kapıya çıkar), etki altında kalmadan yazar hakkında
( beş senedir huzur evinde yaşayan yaşlı bir annemizin kaleminden)
Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya.
Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der,