Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır. Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
En Alttakiler
En AlttakilerGünter Wallraff · Milliyet Yayınları · 1985202 okunma
Kimi adam vardır ki sabahtan akşama kadar oturur ve düşünür. Onun bir hazine-i efkârı vardır, yani fikir cihetinden zengindir; kimi adam da vardır ki sabahtan akşama kadar ayak üstü çalışır, meselâ bir rençper, fakat yaptığı iş dört tuğlayı üstüste koymaktan ibarettir. Evvelki insan tembel görünür velâkin çalışkandır, diğer insan çalışkan görünür velâkin yaptığı iş sudandır. Zira birisi maneviyat ile zihin gayretiyle yapılan iştir; öbürü vücut ile bedenle yapılan iştir. Maneviyat daima daha âlidir, vücut sefildir. Yapılan işlerin farkı da bundandır.
Reklam
179 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir Simon Templar romanı. Saint yolda giderken bir gazete görür ve orada bir Hint lokantasında daha önceden kendisine hizmet eden bir garsonun çarmıha gerildiği haberini okur. Her ne kadar basit bir olay gibi görünse de iş ilgisini çeker. Ancak işin içinde çok büyük bir insan kaçakçılığı vardır ve zorlu rakipleri bulunmaktadır. Acaba Saint bu sefer de kötülerin hakkından gelebilecek mi?
İnsan Tüccarları
İnsan TüccarlarıLeslie Charteris · Gelişim Yayınları · 198311 okunma
Sen el kadar bir kadınsındır Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli Bazı ağaçlara kapı komşu Bazı çiçeklerin andırdığı İş bu kadarla bitse iyi Bir insan edinmişsindir kendine Bir şarkı edinmişsindir, bir umut Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda Sevgili
Derdi ki; "İnsan hayatının normal amacı, dört mevsimde de, yani hayatın dört çağında da, fazla hoplayıp zıplamadan yaşamak ve son güne kadar, hayat kadehinin tek damlasını bile israf etmemektir. Ağır ağır yanan bir ateş; ne kadar şiirsel olursa olsun, şiddetli bir yangından daha iyidir." En sonunda da şunu eklerdi; " Bütün bu düşündüklerimi gerçekleştirebilirsem mutlu olacağım, fakat fazla umudum da yok. Çünkü bunu gerçekleştirebilmek çok zor bir iş."
Tanrı'yı oynamak! Ellerine geçirdikleri her imkanı, her mülkiyeti sahiplenme duygusuyla otorite aracı olarak kullanma duygusu bu. Hükmetmek, karar vermek, geleceği belirleme gücünü elinde tutmak. İnsanlara ış ve rızk verdiğine inanmak, insanları sınıflamak sonra. Cenneti ve cehennemi pay etmek. Bütün bunlar düpedüz Tanrı'yı oynamak değil de nedir? Zavallı insan bu kez zor bir oyun seçti ve acı duyacak..
Reklam
Sen aşkın ne demek olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?... Çooook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa... Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı?... Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?... Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır. İnsan evvel' kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir. Ha, sonra bir üçüncü, bir dördüncüye sevdin, ve bu böyle gidiyor. Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek mi dir?... Çırılçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musunuz?... Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu? Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misiniz? Aşk sana bunları yaptırabilir mi? İşte o zaman sana seviyorsun derim...
141 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel bir yerli polisiye roman. Komiser Burhan, zengin bir iş adamı olan Feridun Bey'in kızı Necla ile nişanlıdır. Ve o sırada bir uyuşturucu şebekesi ile uğraşmaktadır. Bu arada takip ettiği bir kişiyi vapurda bulamaz. Ancak vapurda biri öldürülmüştür ve bu Kanarya Bar'da çalışan Sotiri'dir. Şebekenin işi olduğunu düşünen Burhan, Ankara'dan gelen baş komiser İsmail ile bu işin peşine düşer. Ancak şeytan lakaplı biri, onu Necla'yı öldürmekle tehdit etmektedir. En sonunda şebeke çökertilir ancak başındaki insan hiç beklenmedik biridir. Zevkle okunan bir roman.
Şeytan Saklambaç Oynuyor
Şeytan Saklambaç OynuyorM. Cahit Gündoğdu · Türkiye Yayınları · 19452 okunma
Kör olunca hayat boyu gördüklerini de unutur muydu acaba insan? Düş bile göremezdi belki o zaman. Eğer kör kişi, belleğinin gözlerini de yitirmişse bu iş o kadar önemli sayılmazdı. Dünya her yerde birdi nasılsa. Hayvanlar ve bitkiler gibi insanlar birbirlerinden ayrılıyordu şüphesiz. Ama yıllar boyu onları görüp tanıdıktan sonra nasıl oldukları kestirilirdi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.