Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yitip gidenlere içi karıncalanıyor insanın.
Sayfa 354 - METİSKitabı okuyor
Duygusallık insanın dikkatini dağıtır, gerekenleri yapmasını önlerdi. İnsanın içi soğuk olmalı, zihniyle bedeni net ve kesintisiz bir iletişim kurmalıydı.
Sayfa 451 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Bilincimiz gündelik yaşantının yapılması gerekenlerinin kuşatmasındaydı, her an bir şeylerin peşinden gidiyorduk, çalışmazsak değersizdik, hayatı anlamlandırmak için sürekli çalışıyor, çalışmadığımızda da kendimizi uyuşturmak için diğerleriyle buluşuyor, sosyalleşiyor ve merakımızı her an diğerlerine vererek potansiyelimizi kurban ediyorduk. Bir filmde izlediğimiz suni bir karakter kendi potansiyelimizden daha ilgi çekici gelebiliyordu bize. İçi boşaltılmış, gereksizleştirilmiş merakımız, kendimiz dışında her şeyin peşinden gitmeye hazırdı. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz, inandırıldığımız şeyleri ve yapacak başka bir işimiz olmadığı zamanlarda yapmayı seçtiğimiz şeyleri düşününce içi sıkılıyordu insanın... İnsanlık boktan bir durumdaydı.. Açlık, kazalar, hastalıklar ve ölümler yüzünden değil! Üzerinde çalışmak için geldiğimiz kimlik bilincimizin, bir köşeye itilip tüm anlamsız şeylerin merak edilir hale getirilmesindendi. Kaybolmuştuk. Kendi dünyamızda, kendimize yabancı ve gündelik yaşantının buyurduklarına teslimdik.
Sayfa 18 - EverestKitabı okudu
kayra, gerçek hayatta başarılı olmuş, mesleğinde ilerlemiş, hayatın zorluklarıyla mücadele etmiş her gördüğü insanın hakkında şöyle derdi: "içi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. çünkü altı deliktir. delikse ölümdür! bütün kazançlar bu delikten kayıp gider."
Yerimde olsan sen ne yapardın, kalır mıydın, diye sorma­yacağım. Çünkü kuvvetle muhtemel "Elbette!" diye cevap­layacaksın. Ama insanın gerçekte neleri reddedebileceği an­cak o şanslar kendisine sunulduğunda, yani hakikaten seç­me şansı bulunduğunda belli olur. Hülasa, ben olsaydım diye başlayan cümlelerin içi, çoğu zaman görülmemiş bir rüyanın yeryüzünde kapladığı alan kadar boştur.
Kıskançlık! Puşkin, "Otello kıskanç değil, güvenen bir insandır," der. Bir tek bu söz bile yüce ozanımızın ne denli zeki olduğunu göstermeye yeter. Ülküsü mahvolduğu için Otello'nun ruhu paramparça olmuş, dünya görüşü kararmıştır. Ama Otello saklanmayacak, casusluğa, gözetlemeye kalkışmayacaktır, güvenen bir insandır çünkü. Tam
Sayfa 505 - İletişim Yayınları
Reklam
İnsanın içi neyse dışına da o yansır.
Sayfa 57 - Doğan Kitap, 55.Baskı, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okuyor
Ne demişti şair :"En uzun yoldur ,insanın içi." Öyleyse ,herkes içine baksın.Zira çözüm oralarda bir yerde gizli... ♡
İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu his­ler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünya­ya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez ol­muştur. Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık. Ne sevinme­sini bilir ne de üzülmesini. Gülmeyi de ağlamayı da unut­muştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez.
İnsanın içi bu kadar boşalmışken, bu kadar yalnızken bir gölgesi bile olmuyor arkasından gelen.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.