Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama insanlar, yaşanan bütün felaketler gibi bu olayı da çabuk unuttu.
Sayfa 103 - Doğan KitapKitabı okudu
Hayvan deyip geçmemeli
Çok sevdiği hayvanlar içinde insanları unuttu, insanlar da onu unuttu.
Reklam
"Hoşça kal," dedi... "Hoşça kal," dedi tilki. "İşte sırrım. Çok basit: İyi olanı yalnız kalbinle görürsün. Öz, göze görünmez." "Gülünü o kadar önemli kılan, gülün için harcadığın zamandır." "İnsanlar bu gerçeği unuttu" dedi tilki. "Ama sen bunu unutmamalısın. Evcilleştirdiğin canlıdan her zaman sorumlu olursun. Gülünden sen sorumlusun..."
Gülünü bu denli önemli kılan şey, onun için harcadığın zamandır. İnsanlar bu gerçeği unuttu. Ama sen asla unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeyden sonsuza dek sorumlu olursun. Gülünden sen sorumlusun.
Dün, Bugün, Yarın
Çok uzun zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı. Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına dün dedi, diğerine bugün, ötekineyse yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu, Yarını düşünüp telaşa kapıldı. İşin ilginç yanı tüm telaşları ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bugününü. Dün de bugün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi, bir eliyle yarına diğer eliyle düne yapıştı. Bugünü eline yüzüne bulaştırdı. Mutsuz oldu insan. Ne gariptir ki yarının telaşını da, Dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı. Ama bugünü hiç yaşamadı.
Garip bir sonbahar yaşıyoruz. . . Sanki rüzgar esmeyi, yağmur yağmayı unuttu. Demeye dilim varmıyor ama, insanlar da birbirlerini unuttular.
Sayfa 45 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Binlerce yıl tannsu yaşadı insan. Kitabı ve peygamberi olan tek tanrılı, yani semavi dinlerin ortaya çıkışı, sanıldığı kadar es­ki değildir. Kendi yaptığı putlara taptı önce. Çünkü inanmak, in­san için vazgeçilmez bir ihtiyaçtı. Düşündü, taşındı, merak etti, araştırdı, dolayısıyla gelişti. Keşfettiği her şey, insanın bu muhte­şem düzene olan
İlk insanlar Babil Kulesi'ni inşa etmeye kalkış­tığında, Tanrı onların dilini karıştırmış, birbirlerini anlayamaz hale getirerek kuleyi yapmalarını engellemişti. Neye ya­radı? Hırslanan insan, hem yeryüzünü hem gökyüzünü fet­ hetti. Bir değil bin kule yaptı, göğü defalarca delip geçti. Bi­nalar uzadıkça Tanrı'nın yok olduğunu fark eden insan bir daha onu aramadı. Karınca yollarından daha karışık kentler inşa ederek, bütün dilleri ve ırkları bir araya topladı. Ölme­yecekmiş gibi yaşadı. Yeni bir Tanrı gerekiyorsa, insandan başka aday yoktu buna. Kudreti arttıkça kendi gölgesi büyü­dü ve gölgesine baktıkça iyiliği de unuttu . Ne yaptığının far­kında değildi. iyiliğin yerine doğruyu, doğrunun yerine kar­ zarar hesabını koydu. İlk ateşin, ilk sözün ve ilk öpüşün anı­larını belleğinden sildi. Geriye bir tek acı kaldı, insana iyili­ği anımsatan. Onu da ilaçlarla dindirmeye çalıştı.
Sayfa 142Kitabı okudu
Biz ilme ve tekniğe asla karşı değiliz. Sanayi Devrimi'yle Avrupalılar insanlığı unuttu. Eşyaya şeref veren insanlar tarihe karışırken, eşyadan şeref alanlar baş tacı oldu.
764 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.