"İnsan yaş aldıkça, yaşadıkça saflığını kaybetmeye başlar. Dünyanın yalanına, sahteliğine kanmaya başlar. Bir yandan da gözleri açılmaya başlar. Bakar ki insanlar sahte, ilişkiler sahte. Gerçek olan, doğal olan çok az şey var.
İnsan sonra geriye çekilir bakar ki değmez bir çoğu. Sonra kendisine sorar, durur. Neydi gerçek, neydi doğal olan? Geçmişini sorgular. En saf hallerini, en masum hallerini arar...
İnsan anlar ki kendisi de kirlenmiştir. Zamanla onda da olumsuz değişimler olmuştur. Fakat bilir ki bazı insanlar yine de temiz kalır. O da olabildiğince temiz kalmışsa gerçekten sevdiklerine tekrar yönelir. Kendi o eski saflığını, o eski masumiyetini paylaşma arzusu yeniden duyar. Önceleri büyük bir içtenlikle, müthiş bir sevgiyle bağlandığı, o sevdiği insanı tekrar arar, durur." (Jack Brighty)
"Yirmi yıl önce çocukluğumu hatırlamazdım, ama şimdi aksine çok iyi hatırlıyorum, çünkü insanlar bir daire içindeler ve yaşadıkça başladıkları noktaya geri dönüyorlar…"
Değişir miyim seni bir yaz gününe?
Çok daha güzelsin sen çok daha ince:
Mayıs’ın goncaları sert rüzgarlarla titrer,
Yaz günleri kısa bir düş gibi gelir geçer:
Bazen cehennemin ateşi tepende parlar,
Sonra altın gibi saçlar sararıp solar.
Her ne kadar güzel olsan sonun değişmez;
Ne şans, ne doğa yasası sana yardım etmez.
Fakat senin sonsuz yazın hiç solmayacak,
İnce güzelliğin de hiç silinmeyecek,
Ne de ölüm seni gölgesine alabilecek,
Unutulmaz izlenimlerin ebedi sürecek;
İnsanlar soluk aldıkça, gözler gördükçe
Aşkım yaşadıkça, sana da hayat verecek.
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir
(...) insanlar yaşadıkça her şeyi iyi, kötü ve korkunç olarak sınıflandırıyorlar. Korkunca doğru inerken de bunu bölümlere ayırmak çok güçleşiyor.
(...) Böyle bir durumda korkunç sözcüğünün bölümleri birbirine karışıp kayboluyordu.
-Ben öldükten sonra kim sevecek onları?Yaşadıkça da benim gibi miskkini onlardan başka kim sever? Benim gibi insanlar için Tanrı’nın en büyük lütfu bu… Çünkü benim gibisini de seven olmalı…
Sayfa 264 - Türkiye İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okuyor
"Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar bedbahttırlar. Besbelli ki o adam fert sıfatı ile mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mesut olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
Bahçesinde çiçek yetiştiren adam çiçekten birşey bekler mi? Adam yetiştiren adam da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket edebilmelidir."
Atatürk, 17 Mart 1937
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Ne demişti Shakespeare:
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağlar aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim:
İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
~KENDİMCE~
Hayat, yaşadıkça tecrübe edinilen ve tecrübe edindikçe daha akıllıca yaşanılan bir süreçtir. Herkes hayatı böyle yaşamasa da olması gereken budur. Doğada yaşayan her canlı aynı şekilde yaşadığına göre; insan da kendi hayat koşullarına göre böyle yaşamalıdır.
Hayattaki tecrübe için farklı tanımlar, çeşitli alanlar sayılabilir.