Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O'nun Doğuşu ve Demirhane Bacası Demirhane bacası ki yağmurda ümitsiz ve müntekim dururdu.
...hiçbir toprak yoktur ki, kendi kendisine yetsin ve her ürü nü versin; şu ürünü verir, ama kendisinde yetişmeyen öbürünü başka yerden alır... İnsanoğlu için de böyledir; hiç kimse tek başına her şeyi elde edemez; filanı elde eder, falandan yoksun kalır. Herodotos
Reklam
"İnsanoğlu özgürlüğünden olduğu kadar çalışma hakkından da vazgeçemez. Gel gelelim toprak mülkiyeti hakkını tanımak, çalışma hakkından vazgeçmektir, çünkü bu, çalışma aracından el çekmek, doğal bir haktan feragat etmek ve insan sıfatını terk etmek demektir."
Sayfa 111 - T.İ.B. Kültür Yayınları E-KitapKitabı okudu
148 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
"Ey denizlerin,dağların ötesinde yaşayanlar! Ey bu dünyanın insanları!İstediğiniz nedir sizin? Toprak mı? İşte toprak karşınızda, benim. Ancak, hepiniz içinim ben, bana göre sizler birbirinize denksiniz.Benim yüzümden kavgaya gerek yok.Sizin dostluğunuzu, emeğinizi istiyorum.Sürülmüş tarlaniza bir tohum atın, size yüz tane vereyim. Dikeceginiz bir dalcıktan size koskoca çınar yetistireyim." "Söyle bana,Toprak Ana,doğrusunu söyle:savaşmadan yaşayamaz mı insanoğlu?" Bu alıntı cümleler bile kitaba dair ne çok şey anlatıyor.Cengiz Aytmatov bir kez daha büyüledi beni. Çalışan, üreten, kendi halinde yaşayan bir halkın savaş yüzünden yaşadıklarını gözler önüne seren müthiş bir başyapıt. Savaşa gitmek mi zor ,geride kalmak mı bilinmez...Ancak savaşın zor günlerinde , kocasını ve 3 oğlunu savaşa yollayan Tolgonay için zor,çok zor oldugunu okudugumuz her satirda hissetmek mümkün..Savaşın, köyün eli silah tutan tüm erkeklerini çekip almasıyla geride kalanlarin tüm sorumluluğunu alan, gelini Aliman'ın dertlerini de yüklenen Tolgonay içini toprağa,Toprak Ana'ya döker .O, dertlerini toprağa fısıldadıkça savaşın neden olduğu yıkıma,yarım bıraktığı hayallere,cephede tükenen gençlik günlerine, geride kalmanın taşıması güç yüküne tanık oluruz. Şiddetle tavsiye ederim
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202161,4bin okunma
İnsanlar doğalarındaki vahşi, hayvani yönü kabul etmeli. Dövüş-Kaç reflekslerimizi boşaltmak için bir yol bulmamız lazım. • Sıkıntı eşiğimiz çok düşük ve sorun da bu, diyorsun sanırım. - Hayır, alt eşiğimizi bir türlü kabul etmiyoruz, diyorum. Dünya büyük bir makinedir. Bir fabrika. Bir makine düşünün, içi su, taş ve çakıl dolu vaziyette sürekli
Hakikat ruhumuzun kulağına fısıldayarak der ki: boş durma insanoğlu, imanını imtihan ettir. İbrahim ol, inkarların ateşine bulan, ama yanmamak şartıyla insanoğlu. Yusuf gibi eşyanın karanlığına in ve orada da Allah'ı anmayı unutma. El kervanlarına katıl düşünce ve sanat oymaklarını kelebek gibi değil, arı gibi dolaş bir gül karınca gibi bilgi harmanlarını arşınla nokta ta çıktığın noktaya döndüğün zaman mana gelini kendini sana teslim edinceye kadar. Adem'in dünyada cenneti, ahireti özleyişiyle dönüş dairesinin yarısı bitmiş olur. Dönüş başlamış demektir. Kader bir gün daireyi tamamladığı zaman, yolculuk ilk çıkış noktasından yine en yüce noktaya yöneldiği vakit Bir başka iklimin rüzgarları esecektir. Kulağımıza başka sesler gelmekte, ayağımızın altından artık Toprak kaymaktadır
Sayfa 28 - Diriliş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tahsin Efendi ile son bir defa daha, bu sefer bir zelzele gecesinde karşılaştım. 1924 senesi sonbaharında olan ve o havaliyi Kars'a kadar altüst eden bu felâket elbette hatırlardadır. Ben o zamana kadar bu afeti görmemiştim. Ve bir türlü ne dereceye kadar müthiş olabileceğini anlayamıyordum. Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor. İlk zelzele gecesi daha bu işin mânasını anlamadığım için erkenden yatağıma girdim ve Selânik tarihini okumağa başladım.
Sayfa 91 - Dergâh Yayınları, 11. Baskı: Aralık 2014, Erzurumlu TahsinKitabı okudu
Hitit Miti Tanrıların görevlerini ihmal ettiklerine ilişkin en belirgin örnek, Hititlerden günümüze dek ulaşmış Anadolu'ya özgü mitlerden birinde görülebilir. Mitin konusu halkını terk eden ve bilinmeyen bir yere giden (elbette tek tanrılı inanç sisteminde bu durum söz konusu olamaz) 'Kaybolan Tanrı' mitidir. Kimi zaman büyük Fırtına Tanrısı da
- Enuma Eliş, başlangıçta, tanrıların, kendisi de kutsal olan şekilsiz balçıktan çifter çifter oluştuklarını söyler. Babil efsanesinde, sonradan Kitab-ı Mukaddes’te de olduğu gibi, eski dünyanın yabancısı olduğu yoktan varoluş düşüncesine rastlanmaz. Söz konusu kutsal balçık, gerek tanrılar gerekse insanoğlundan da önce, ta ezelden beri mevcuttu.
1.100 öğeden 1.081 ile 1.095 arasındakiler gösteriliyor.