Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“…işçi sınıfı kemer sıkmakla , aşırı tüketime mahkûm burjuvazinin göbeğini şişirdikçe şişirmiştir.”
Reklam
Doğru, hanidir Türkiye gerçeklerinin classique Marksçı schema'ya uymadığını hepimiz fark ettik; en başta işçi sınıfı uymaz, sineklidir, devrimci hareketlerin önünden değil ardından gider. Basbayağı aydınlar, basın, ordu, gençlik gibi zinde kuvvetlerdir, bizde devrimci gelişmeyi yürüten: "Ara tabakalar" dediğimiz toplumsal gruplar. Peki, hani ya köylüler? Yirmi beş yıldır köylü yiyip köylü içiyoruz, Çukurova, Ege, Doğu ve İç Anadolu köylüsünün her şeyi üzerine yazılmadık roman kalmadı, ama elinizi kalbinize koyup Allah için söyleyin, hiç devrimci bir davranışlarını işittiniz mi siz köylülerin?
Sayfa 104 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
İyi niyetli işçi sınıfı, kendini gözü kapalı olarak çalışmaya ve perhize kaptırdığı ve bu işin öğretisinin kendisine körü körüne aşılanmasına izin verdiği için kapitalist sınıf kendisini tembelliğe, zoraki zevklere, verimsizliğe ve aşırı tüketiciliğe vermiştir.
Sayfa 27 - Kapra yayıncılıkKitabı okudu
İşçi sınıfı için durum basittir. O her şeyi bütünüyle kabul eder ya da karşı çıkar. Küçük burjuva duygusallığı ve çekingenliğiyse, bu sorunu bulanık bir yere sürükler.
Komünistler,pratikte her ülkenin işçi sınıfı partilerinin en ileri ve en kararlı kesimini, bütün öteki kesimleri ilerleten kesimini oluşturdukları gibi, kuramda da proleteryanın büyük çoğunluğuna oranla, proleterya hareketinin hangi yolda yürüyeceğini, koşullarını ve sonunda varacağı genel sonuçları açık seçik kavrama üstünlüğüne sahiptirler
Reklam
Önce ister istemez devrime çeyrek kala Rusya'sında naradovoltsy'nin ne idüğüne bir göz atacağız: Önemli bir fikir ve eylem topluluğu meydana getiriyor bunlar. Nihilistlerden de bir şeyler kapmışlar (bireysel terörizme inanış), Slâvcılardan da (her şey Rus köylüsünde). Toplumsal açıklamaları kendilerine özgü: Rusya'nın sui generis
Sayfa 100 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
İşçi sınıfı kendi midesinden kısarak, aşırı tüketime mahkûm burjuvazinin göbeğini ölçüsüzce şişirmiştir.
Türkiye'de işçi sınıfının, Batı'daki işçi sınıfları gibi 'şehirli' nitelikleri edindiğini söyleyebilmek, hala adamakıllı zor. İşçi dediğimiz, 'işçileşmiş' solcu aydın dediğimiz kişilerin önemli bir kesimi, 'kırsal'lıkları ağır basan kişiler. İşçi sınıfı adına, işçi sınıfının tarihsel/ toplumsal 'şehirli' niteliklerini kriter diye alıp, eylem­leri ve kişileri buna göre değerlendirmiyorlar; tam tersine, kurtulamadıkları 'kırsal' değerler sistemini, iş­çi sınıfının değerler sistemi diye alıp basbayağı feo­dal/ümmetçi bir kafayla , şehirli 'komprador' aydını yeriyorlar. Şehirli aydın, zaten komprador kültürü­nün bir ürünü, bu yüzden halkına yabancılaşmış; he­le ümmet çerçeveli bu çeşit feodal/solcularla uyuş­masının olanağı yok. O zaman gelsin irili ufaklı suç­lamalar, karalamalar, dargınlıklar vs. Meraklısı arar­sa, Türkiye toplumcu hareketindeki bozuşma ve ça­tışmaların çoğunda, bu ilginç karşıtlığı görecektir: Nazım da 'solcu' takımınca bu nedenden uzun süre dışlanmak istenmiş, Çetin de (Altan) aynı gerekçe­lerle ayıplanmış durmuştur.
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
İşçi sınıfı demokrasisi & Doğrudan demokrasi
Üç ya da altı yılda bir, egemen sınıfın hangi üyesinin parlamentoda halkı temsil edeceğine ve ezeceğine karar verilmesi yerine, kendi işletmelerinde işçi, yönetici ve muhasebeci seçme olanağını sağlayan bireysel oy hakkı her bir işverene nasıl hizmet ediyorsa, genel oy hakkı da komünlerde örgütlenen halka aynı şekilde hizmet edecekti.
Reklam
"Bazen derebeyleri idareyi ele geçirdi; diğer halk sınıfları aleyhine, derebeyi sınıfının korunması ve çıkarları lehine kanunlar çıkardılar. Kapitalistler idareye hakim oldu; kanunlarını kapitalist zümrenin çıkarlarını koruyacak, işçi sınıfının aleyhine olacak şekilde çalıştırdılar. Proleter diktatörler otoriteyi ele geçirince küçük bir işçi sınıfı lehine, ama büyük insan kitleleri aleyhine kanunlarla yürüttüler sömürülerini. Tarihte bunun dışında bir şey olmadı."
Sayfa 111 - Rûmî Yayınları
Amele sınıfı, komünizm tefsirciliginde, sadece, inkâr çerçevesi materyalist itikatlar manzumesinin manivelâsı mahiyetinde bir dayanaktan başka bir şey değildir; ve hâkikatte, namına elde edilen hâkimiyetten hiçbir nasip sahibi olamamıştır. Bu hilelerini açıkla itiraf etmekten çekinmezler: "- İşçi sınıf bizde, fikirlerimizi mücerretten kurtarmak için istinat ettiğimiz itibarî bir temelden ibârettir. İçtimaî sınıflardan birine dayanmayan fikir, havadadır, hayaldir!"
Kapitalizmin tarih sahnesine çıktığı günden bugüne burjuva diktatörlüklerinin açık veya örtülü biçimler içinde kendisini ortaya koyduğu biliniyor. Sermayenin egemenliğinin halk yığınlarından gizlenmesine, emekçi kitleleri bir tür bilinç yanılsamasına sevk ederek toplumsal rıza ve onay üreten mekanizmalar ve kurumlar sözü edilen "örtüleri" de oluşturur. Genel oy hakkı ve parlamento bu örtüler"in başında gelirken, bunlara eşlik eden çeşitli demokratik ve siyasi haklar sonuçta toplumun gerçekten kendi kendisini yönettiği yanılsamasını yaratır. Burjuva demokrasisi olarak da adlandırılan bu rejimler sınıf mücadelesinin sonucunda tarihsel olarak şekillenirken, aynı zamanda Engels'in de işaret ettiği gibi, sınıf mücadelesinin en açık ve özgür koşullarda cereyan etmesinin uygun koşullarını sağladığı için tabii ki işçi sınıfı için önemlidir ve bir kazanım olarak değerlendirilir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.