...insan kendi suretinde olan biriyle ancak onu sevdiği zaman tam anlamıyla anlaşabilir ve bir uyum içinde olabilir. Aşıkta, sevgilisininkine benzemeyen hiçbir yön yoktur; Aşıktaki her şey sevgilisine ayarlıdır. Dışı dışına, içi içine Aşık olur.
Ayrılığa doğru giderken her aşık az konuşur, çok düşünür; hem yanlış düşünür; sevgilisine karşı acayip bir uzaklık, bir yadırgama duyar. Hatta onu, şimdiden, kendinden yarı soğumuş, unutmaya hazır sayar; bir sıyrılış kurtuluş hali sezer. Kıskançlığı en çok duyduğu dakikalar bunlardır; unutulmak korkusunun verdiği azap içinde daha ileriye varır: Hiç sevilmemiş olduğuna bile hükmeder.
Sanıyor musun ki bütün gecelerini okuyup yazmakla, çalışmak ve incelemekle geçirirsen sana idealist diyeceğim. Elbette hayır. Her şeyden önce bu incelemeleri ve çalışmaları ne için yaptığını öğrenmek isterim. Bütün gece sevgilisini görebilmek için uyanık kalan adama idealist demem, aşık derim. Şöhret için uyanık kalırsan sana açgözlü derim. Para için uyanık kalırsan sana cimri derim. Ama aklını geliştirmek, olgunlaştırmak, tabiata uymaya alışmak ve ödevlerini yerine getirmek için uyanık kalırsan ancak o zaman sana idealist derim. Çünkü insana yakışan tek ideal budur.
İster manalar dünyasına ait olsun aşk, ister mecazlar dünyasına... Gerçek aşkın sevgilisinde, suret aranmaz asla.
Surete âşık olsaydın eğer, sevgili ölünce bırakır mıydın hiç onu?
-Karısını ya da sevgilisini öldüren erkeklerle ilgili haberleri sık sık duyuyoruz. Neden öldürüyorlar sizce?
-Neden olacak, kadın oturduğu yerde oturmuyor. Ya başkasıyla fingirdiyor, ya baştan kendine aşık etmiş, sonra çekemem artık deyip gidiyor. Böyle şeyler işte… Yoksa kim ister elini kana bulamayı?
-Yani öldürdükleri insan aynı zamanda en çok sevdikleri…
-Sevmese öldürür mü canım.