1) Birisine öfkelendiyseniz, bunu o kişiye söyleyin. Sue tepkici, asi ya da kaba bile olsa, uğraşmanız gereken kişi odur.
2) Öfkenizi hiyerarşinin üst kademelerine götürmek istiyorsanız, doğru kanalları kullanmaya ve açık olmaya dikkat edin.
3) Öfkelendiğinizde, kendi sesinizle konuşun. İster astınıza hitap ediyor olun ister amirinize, kim olduğu bilinmeyen bir üçüncü tarafı işe karıştırmayın: "Diğerleri, senin birlikte çalışılması güç birisi olduğunu düşünüyorlar." Ya da: "Davranışların konusunda bazı şikayetler var." İsimsiz, suratsız eleştiri huzursuzluğu artırır ve ne adildir, ne de yararlı. Bir diğer kişiyle aranızda sorun varsa ben sözcüğünü kullanın. Bırakın diğer insanlar da kendi adlarına konuşsunlar.
4) Sırlardan kaçının. Esther'in eleştirildiğini ya da hakkında dedikodu yapıldığını bilmesini sağlamanın sizin işiniz olduğunu düşünüyorsanız, Esther'in doğruca dedikodu yapan kişiye gidip sorunu açıklığa kavuşturmak isteyebileceğini de bilin. Birisine sır tutması için söz verdirecekseniz en iyisi, hiçbir şey söylemeyin.
5) Başka birinin üçgeninde üçüncü taraf olmayın. Birisi size gelip yakınırsa onu anlayışla dinleyebilirsiniz, ama suçlamadan ve taraf tutmadan. Bunu genellikle aklımıza getirmeyiz, ama tekrar tekrar deneyerek başarabiliriz. Başka birinin duygusal müttefiki olmaktan kaçınmamız için en iyi neden, bizim sakin, dışarıda kalan ve duygusal bağlantıyı sürdüren bir konum üstlenmemiz halinde diğerlerinin kendi öfkeleriyle başedip farklılıklarını tartışma şanslarının artacak olmasıdır.