iki gündür İstanbul !
Yağmur damlaları rüzgarla birlikte, itfaiye hortumundan fışkırır gibi yatay ve hızlı bir seyir izliyor
Sayfa 45 - Türkiye İş bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bizler
Biz bir elbiseyi dört yıl, beş yıl, altı yıl giyeriz. Elbisemiz üstümüzde eskir. Eskiyle gezer, ona alışırız, çıkartmak da istemeyiz. Ta ki evlerimizden kadınlarımız, kızlarımız şikâyet edip, sabah akşam "Komşularımızdan, eşimizden dostumuzdan utanıyoruz!" diye diye başımızı ağrıtana kadar. Bizden çoğunun elbisesi üstüne göre biçilmiş
Reklam
Fakat bu sükûtun zehir damlaları nokta, virgül, edat, işaret kadar küçük olacaktı. Bir “fakat”, bir “ise de”, bir “heyhat!” memleketi kurtaran devleri yere serecekti.
Sayfa 464 - Oğlak Yayınları 17. BaskıKitabı okudu
Ey insanlar! Sizden önceki toplumlar türlü günahlar işlemeleri sebebiyle helâk olmuşlardı. İlim sahipleri ve fakihleri onları kötülük işlemekten alıkoymadığı için Allah onların üzerine çeşitli azaplar indirdi. Iyi dinleyin! Onlara inen belâ size de inmeden mârufu emredin, münkeri yasaklayın. (Böyle yaparsam başıma bir kötülük gelir, diye endişe etmeyin.) Mârufu emredip münkeri yasaklamak ne rizkı keser, ne de ölümü yaklaştırır. Allah Teâlâ'nın, her ferdin canı, malı ve çoluk çocuğuyla ilgili olarak takdir buyurduğu artma ve eksilme -yağmur damlaları gibi- gökten yeryüzüne doğru iner. Birinizin canına, malına veya ailesine bir belâ indiğinde, sakın bu hal kendisini isyana sürüklemesin. Kötülüğün tesirinde kalmayan Müslüman, kötülük anildığı zaman ürperir. Kötü insanlar, ilk oyunda kazanip borçlarını ödemeyi uman aldanmış kumarbaz gibidirler. Halbuki hıyanetten uzak Müslüman, Allah'a yalvardığında iki güzellikten birini ister: Ya Allah katında olanların kendisi hakkında daha hayırlı olduğunu düşünür ya da Allah’ın kendisine zenginlik nasip edeceğini umar. Günün birinde de bakar ki, çoluk-çocuk ve servet sahibi oluvermiş! Kazanç iki çeşittir: Mal ve evlat dünya kazancı, salih amel ise ahiret kazancıdır. Allah Teâlâ bazı kullarına bu ikisini birlikte verir. •İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dimaşk, XLII, 501-2. #EbubekirSifil, Böyle Seslendiler Rıhle Kitap, Mayıs 2019, İstanbul, 3. Baskı, syf: 191
Sayfa 191 - Rıhle Kitap, Mayıs 2019, İstanbul, 3. BaskıKitabı okudu
Ne güzel betimleme...
Hüseyin Hikmet Bey, bir sabah vakti, karla kaplı kubbeleri, minareleri, kuleleri, tepeleri ve tepelerine yayılmış ormanlarıyla uzaktan bakana ince oymalı geniş ve yumuşak bir dantel gibi gözüken İstanbul'a varıp yağan karla rengi solgunlaşmış sulardan yakamozlu parıltılarla çırpınan balıkları kapan deniz kuşlarını, cami avlularından kanat patırtılarıyla havalanıp karlara karışan beyaz güvercinleri, gergef işleyen nazlı bir kadın parmağına batmış bir tığdan oyalı bir beyazlığa sıçramış kan damlaları gibi gözüken kırmızı fesli gölgeleri, bütün o beyazlığın içinde kara bir büyü gibi dolaşan uzun siyah kayıkları görüp de, kıyılara dizilmiş kahvehanelerden yükselen ıslak tömbeki kokusuyla, tepelerdeki çiçek tarlalarından gelen serin fulyalarla kasımpatıların rayihalarına karışan zift ve insan kokusunu içine çekince ürperdi.
Sayfa 49 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'da esir olmak  ya da İstanbul'a esir olmak... Kim kurtaracak? Bu şehri kalabalığın içindeki yalnızlığından, gökyüzünü kaplayan kabusundan Kim! uyandıracak... #istanbul
Reklam
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.