Hallac-ı Mansur'un idamına sebep olan "Ene'l-Hak" sözü, onun tasavvuf yolunda sahip olduğu kendi hal ve derecesine uygun ve kendi aşk sarhoşluğu içinde söylediği bir sözdü. Zahiren kelime manası, "Ben Hakk'ım!" demek olan bu sözün hakik, manası, "Ben yokum. Hak vardır!" demektir. Nitekim İmam-ı Rabbani
Bugün 28 Ocak, büyük yazarın ölüm yıldönümü…
“Eylemlerimin ahlâkî olup olmadıklarını, onların hitap ettiği kitle belirler.”#dostoevsky Birçok otoritenin tüm zamanların en iyi yazarı diye bahsettiği #dostoevsky kendisi ve zamanının bazı yazarları için Gogol’a ithafen “hepimiz onun paltosundan çıktık” der. Kendisi, kendinden önce gelen veya aynı
Özetle, cinsellik sadece ikincil bir arayıştır. Çoğu eşcinsel, ilk tecrübelerinden sonra gidip kustuklarını ifade eder. Evet, ergenliğe adım atılınca bu tarz ilişkiler başlayabilir ama hep göz önünde bulundurulması gereken, medyanın teşvik edici tesiridir. Özellikle dizi ve filmlerde empoze edilen patolojik hemcins ilişkiler, ilişkilerin erotize edilmesine çanak tutar. Cinsel kimlik bozukluğundan muzdarip kişinin hayatı, çoğu zaman sahte benlik ve narsisistik bir kendine düşkünlük ile seyreden, cinsellik odaklı bir ölümcül bağımlılık haline dönüşür. Fakat bu varoluş, dehşet verici bir ikiye bölünmüşlüktür. Aslında kişi, eşcinsel ilişkilerde kendini arar (“eksikliği tamamlayıcı birleşme”, Anna Freud, 1952). Sudaki hayalini öper.” Böylece, eşcinsellik (ya da cinsel kimlik bozukluğu), ikincil psikolojik ve somatik hastalıklara sebep olan psiko-gelişimsel bir bozukluktur, denebilir. Eğer DSM dürüst olsaydı tanı kategorilerine bu tanıyı koyardı.”
Peki bizim bu yazdıklarımızı aklı başında olan bütün psikologlar ve psikiyatristler bildikleri hâlde niye karşı çıkmamış, sessiz kalmış ve birkaç istisna dışında hâlâ daha sessiz kalmaya devam etmektedirler? İşte bu sessizlik küresel çapta gerçekleşen bir güdümlenme ve baskının kanıtıdır; şahit olduğumuz bu süreç otonom, bağımsız bir bilimsel sapma değil, artık anİamaya başladığımız büyük oyunun sadece bir parçasıdır.
Yani atmakla bitmiyor. Hiç beklemediğiniz bir anda bir şey, bir ses, bir koku, bir ağaç, ne bileyim işte bir ayran kutusu bile mahvolmanıza sebep olabiliyor.
Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır.
Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu
Herkes minicik bir şey yapıyor ve bunu kendinden daha iyi yapacak insan bulunmadığını düşünüyor kimse swan diş macunlarını satma konusunda karşındaki satış temsilcisinden daha iyi değildir kimse yanındaki kadının eteğinin altını yoklama konusunda bu ilgi çekici delikanlıdan daha iyi değildir ben de onlardan biriyim bana baksalar yaptığım işte kimsenin benden daha iyi olmadığını düşünürler ama ben biliyorum onlardan farkım yok ama ben kendimin ve onların var olduğunu biliyorum ….. düşünüyorumda hepimiz şurada oturmuşuz o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz oysa var olmaya devam etmemiz için hiçbir ama hiçbir sebep yok
"Sevgi kusurları yok etmez, onları da kabul eder. Bir insan, hiç sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu gerçek sevgidir" der Erich Fromm Sevme Sanatı adlı kitabında.
İki Şehrin Hikayesi
Sadece iki şehrin hikayesi mi diye düşündüm durdum bitince. Aslında değil... Geçmişten günümüze birçok toplumun bazı yönlerden yozlaşması sonucu ortaya çıkan dengesizliklerin getirdiği sonuçlar bakımından eşitsizliklerin oluşması gibi. Tam da öyle işte bolluk ve yoksulluk gibi. Tıpkı kitabın girişinde dediği gibi “hem