Yüreğindeki inancı kaybeden bir yazar, neden hala bir adaya tıkılıp kaldığını bilmeyen bir ressam ve bir kaybeden ama bir çocuk için kazanmak isteyen genç bir kadın!
#artemisaşkına ! Bu hikaye düşündüğünüz gibi alelade basit bir hikaye değil!
Ve ben size bunu açıklamaktan büyük bir zevk duyacağım. Çünkü sanıyorum, kitabı okuyan çoğu arkadaş sadece kurguyu anlattı.
Öncelikle bu kitap HER YAŞA UYGUNDUR deyip geçilemez! Bu kitabı özellikle çocuk yetiştiren bireylerin okuması gerekiyor çünkü alt msjlar çok. Hayır, bir çocuk romanı olarak düşünemezsiniz çünkü değil. Konuyu arka kapak okuyarak öğrenin bi zahmet.
İçerikte travmatik çocukluk yaşamış sonra yetişkin birer birey olmuş ama o çocuk masumluğunu kilitli odaya sıkıştırmış karakterler var. Her yaş grubunda farklı bir yaşanmışlık sonucu kaçış noktası olarak belirlenen hayaller var. Düşünsenize okuduğunuz kitapların büyüsünde kayboluyor, gerçek dünyanın acımasızlığından saklanıyorsunuz. Hepimiz gibi, ben gibi...
Ve yazarın yaşadığı adaya kaçıyorsunuz çocukken... Macera için değil... Ve yıllar sonra yazar o küçük kaçaklarına birer davet mektubu gönderiyor. Bir yarışma için ama en çok da kendi inancını bulmak için. İşte Lucy de o kaçaklardan biri. Gözardı edilmiş, bir çocuktu. Şimdi evlat edinmek için bu yarışmadan gelecek paraya ihtiyacı var.
Ama sizce Lucy geçmişiyle barıştı mı? Acaba gerçekten sadece para mı yoksa kendi yüreğindeki inancı bulmak için mi geldi Saat Adası'na?
Ne kadar anlatsam az gelir bu hikayeyi... Herkesin okurken kendi çocukluğundan parçalar bulacağını düşünüyorum.
EPOPE DEHŞET VE İBRETLE TAVSİYE EDER!