Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Zaten genç kızların büyük bir itinayla sakladıkları sırları ya bir gözyaşı, ya bir tebessüm ifşa eder.„
Sayfa 75
İnsanlara bakıyorum, onca şey hiç olmamış gibi davranabiliyorlar. Dünya yıkılıyor ama onlar hiçbir şey olmamış gibi yaşamayı be­ceriyorlar. Tüm o haksızlıklar göz göre göre yapılıyor ama insanlar put gibi durabiliyorlar. Gündelik yaşamlarına devam ediyorlar. Büyük bir dikkatle balık ayıklıyorlar mesela ya da itinayla ütü yapıyorlar ya da komşularına nasıl laf yetiştireceklerini düşünüyorlar... Her şey nor­malmiş gibi davranmayı başarıyorlar. Hatta bunu o kadar iyi yapıyorlar ki , insan kendinden kuşkuya düşüyor, belki de ben her şeyi yanlış anlıyorum diyor. Belki de her şey hakikaten normal. İlkokul kitaplarındaki gibi iyi, çok iyi, mükemmel. Sorun bende olabilir, belki de ben abartıyo­rum. Böyle düşünüyor insan. Sonra da düşünmek gitgide gereksiz bir hal alıyor. İnsan hayatın akışına bırakıyor kendini.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Zaten genç kızların büyük bir itinayla sakladıkları sırları ya bir gözyaşı, ya bir tebessüm ifşa eder.
Evlilik: kendisinin kim olduğunu veya karşısındakinin kim olabileceğini henüz bilmeyen iki insanın, tam olarak kestiremedikleri ve üstüne kafa yormaktan da itinayla kaçtıkları bir geleceğe kendilerini bağlayarak, büyük bir umutla, cömertlikle ve müthiş bir içtenlikle oynadığı bir kumardır.
Sayfa 58 - Everest Yayınları
"Hâlbuki sevgi, ayrık otları gibi rastgele büyümemeli kalbimizde. İtinayla seçilmeli toprak; ağacı görmek istediğimiz yere ekilmeli tohum."
Sevgili Dost, Halbuki sevgi, ayrık otları gibi rastgele büyümemeli kalbimizde. İtinayla seçilmeli toprak;ağacı görmek istediğimiz yere ekilmeli tohum. Çünkü toprak tohumun kıymetini bilirse izin verir dışarıya çıkmasına.
Reklam
Evlilik: Karşısındakinin kim olduğunu veya olabileceğini bilmeyen iki insanın, tahayyül edemedikleri ve üstünde düşünüp taşınmaktan da itinayla kaçındıkları bir geleceğe kendilerini bağlayarak,umutla, cömertçe ve müthiş bir içtenlikle oynadığı bir kumardır.
Sayfa 51
"Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Bende kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım. Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itinayla tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler. Bende kendimi anlamadım: bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Arkadaşlarla geneleve gittim, müstehcen romanlar okudum ve sokakta genç kızların peşinden gittim. Hiçbirinde tutarlılık göstermedim. Bunun üzerine anormal olduğuma karar verdiler. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmasını beceremedim. Hitler, genel yatakhanelerde işçilerle kalırken bile onlardan ayrı olduğunu hisseder, onlara yaklaşmazmış. Bende böyle bir içgüdü yoktu. Sınıfta toplanıp müstehcen resimleri seyrettikleri zaman, onlardan uzaklaşmak gerektiğini bilemedim. Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefes onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.