Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Âlim Yetiştiren Anneler Kitabından alıntıdır...
Üzülerek ifade edelim ki çalışan bir anne evladı ile yakından ilgilenemez. Hâlbuki kendisi çalışmayı evladının geleceği için yaptığını söyler. Ancak evladından ayrı kaldığı her vakit; koca bir yıl kaybı kadar etkilidir. Artık çocuk annesinin değil de bakıcısının, öğretmeninin, yanında büyüdüğü kişinin ahlakı ile büyümektedir. Kasteddiğimiz asla ne bebek bakıcılarını ne de öğretmenleri kötülemek değildir. İfade etmek istediğimiz, eğer bakıcı veya öğretmen iyi bir ahlaka sahip değilse, bu çocuk üzerinde çok kötü bir etki bırakır. Bunu da hiçbir anneni istemeyeceği aşikârdır. Günümüz dünyasında annelerin bu sığ döngüden kurtulmaları gerekir. Anneler evlatlarının iyi bir eğitim alması ve sağlam bir gelecek kaygısı için kendilerini çalışma mec- buriyetinde hissetmesinler. Bazen hayatta başımıza gelen musibetler karşısında anne çocuklarını bırakıp çalışmak zorunda kalabilir. Ancak kocasının maaşı yettiği hâlde; fenimist kokulu söylemlerle "kendi ayaklarının üstünde durmalısın, özgür kadın çalışan kadındır" gibi sözlerle, çocuklarını kreşlere bırakmasınlar. Bir daha çocuklarınızı bu yaşlarda bulamayacaksınız, göğsünüze basıp sevemeyecek, kendi ellerinizle bir çiçek gibi büyütemeyeceksiniz. Çalışan anneler için, bu eserde alınması gereken çok ders olacaktır. Üç kuruş dünya menfaati sağlayayım derken çocuklarımızı yaban ellere teslim etmeyelim. Hele hele kariyer peşinde koşaccağım diye çocuğunuzun hakkı olan zamanı kendi hırslarımıza kurban etmeyelim.Çocuğumuzun sağlık ve huzur içerisinde büyümesini satın alabilecek dünyada hiçbir para hiçbir maden yoktur.
Ah İnsanlar...
"İnsanların savaştan çok güzel bir şeymiş gibi söz ettiklerini duydum," dedim. "Ah!" dedi. "Hiç savaş görmemişlerdir herhalde. Kuşkusuz düşman olmadığı, sadece eğitim, geçit töreni ve tatbikat yapıldığı zaman çok güzel. Evet, o zaman çok güzel; fakat binlerce yürekli, iyi adam ve at öldürüldüğü veya bir daha düzelmeyecek şekilde sakatlandığı zaman hiç öyle görünmüyor." "Neden savaştıklarını biliyor musun?" diye sordum. "Hayır," dedi, "bu bir atın anlayabileceği bir şey değil, fakat düşmanları öldürmek için denizleri aşıp onca yolu gitmek doğru bir şeyse, o zaman düşmanlar çok ama çok kötü insanlar olmalı."
Sayfa 151 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları XIII.BasımKitabı okudu
Reklam
Kesinlikle emin olduğum bir şey varsa o da bir çocuğun "iyi olma hali"nin annenin ve babanın sevgisi ile doğrudan ilişkili olduğu. Annesi ve babası tarafından yeterli sevgiyi gören çocuklar; düşse de kalkıyor, kırılsa da dağılmıyor, kafası karışsa da yönünü bulmakta zorlanmıyor ve daha önemlisi içlerindeki sevgi ile yaşama sarılıyorlar.
Sayfa 215 - Doğan Kitap
Esra Gülmez- Bir Başarı Hikayesi
Elazığ’da doğan ve orada yaşayan Esra Gülmez, ilkokulu başarıyla bitirdikten sonra babası tarafından ortaokula gönderilmeyerek okuması engellendi. Genç yaşta evlendirilen Esra, zamanla üç çocuk annesi oldu. Esra Hanım’ın büyük oğlu Emrah Anadolu Lisesi sınavlarına girdiğinde beklemediği bir sonuçla karşılaştı. O, oğlunun iyi bir puan alacağını
hayatta bahanelerin arkasına saklanmalıyizKitabı okudu
Güçlü bir düşünsel vicdanın içinde, ahlaki süperego kadar, toplumsallık ânının da payı vardır. İyi toplum ve iyi yurttaşa ilişkin bir anlayıştan doğar böyle bir vicdan. Bu anlayış sönmeye, silinmeye yüz tutarsa -kim hâlâ körce inanabiliyor ki ona!- zihnin alçalma dürtüsü de frensiz kalır ve barbar kültürün getirip bireyin içine yığdığı bütün tortu yüze çıkar: Yarım eğitim, gevşeklik, teklifsizlik, kabalık. Genellikle "insanlık" olarak, başkalarınca anlaşılma isteği ya da dünyevi sorumluluk olarak gerekçelendirilir bu. Ama zihinsel öz-disiplinden vazgeçiş fazla kolay bir fedakârlıktır: Bu fedakârlığa "katlanan" kişinin kendine duyduğu güveni ciddiye almamız mümkün olmaz. En çarpıcı örnek de maddi durumları değişmiş aydınlardır: Sadece yazıyla para kazanmanın doğru olacağına kendilerini sözümona zorla inandırdıkları anda, geçmişte tantanalı sözlerle reddettikleri ucuz şeylerden zerre kadar farklı olmayan bayağılıklar üretmeye koyulurlar. Tıpkı eski-zengin mültecilerin kendi ülkelerinde yapmak isteyip de göze alamadıkları o bencil cimriliğe yabancı topraklarda başlamaları gibi, ruhsal yönden yoksullaşanlar da kendi cennetleri olan o cehenneme sevinçle dalarlar.
Kesinlikle!!!
Daha iyi bir eğitim sistemi için “eğitim eşittir ihtiyaçları gidermek için bilgileri öğrenmektir” fikrini yıkıp onun yerine “eğitim eşittir insanın merak duygusunu gidermek için sürekli keşfetme sürecinde olmak ve hayatı anlamlandırmaktır” fikrini yerleştirmeliyiz.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Öğrencileri sıralayan eğitim sistemleri onlara başarının biri kazanırken diğerinin kaybettiği bir oyun olduğunu öğretiyor. Senin iyi olman bir başkasının fırsatlarına köstek oluyor.Ama mutluluk böyle olmamalı.
Sayfa 211
Eğitim danışmanına bak:)
"Sizlerin derdiniz ne? Problemi inceliyoruz, neredeyse bir asırdır inceliyoruz, evet, ama müspet bir sonuca ulaşamadık. Burada güzel bir evin var, sevgi dolu iyi bir ailen var, beyinsiz de sayılmazsın. İçine şeytan filan mı giriyor?"
Z Kuşağı Mahkemesi..
İtirazım var, diye bir ses yükseldi geçmiş nesiller mahkemesindeki sanık kürsüsünden. “Yapılan bütün suçlamaları kabul etmekle beraber, sizi ve salondaki herkesi düşünmeye davet ediyorum." Salondan boğuk ve karanlık bir uğultu yükseldi. Hâkimin gür sesi duyuldu. "Sizi dinliyoruz." Bu, davacı koltuğunda oturan ebeveynlere ikaz
Peki öğrenciler kendilerini nasıl geliştirecek???
Evvela hayatın diplomadan ibaret olmadığını bilsinler. Diploma, insanlara bizim zamanımızdaki gibi imkanlar vermiyor. Hatta hiçbir şey vermiyor! Okuyacağız diye rastgele yerlere gidip ne kendi hayatlarını ne de ailelerinin cebini mahvetsinler. Çok iyi bir üniversiteye geldiyse de çalışacak, çalışacak, çalışacak... Hakkını vere vere çalışacak ;bu kadar basittir. Talebe kantinde oturmaz...
Sayfa 164Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.