Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
160 syf.
8/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Ben bir İnsandım!
Abartısız yarım saat ağlamamı sağlayan o kitap. Sanırım bu aralar çok duygusalım yada bunu Livaneli'nin insanı derin bir hüzne sürükleyen, duygulanmamanın imkansız olduğu
Huzursuzluk
Huzursuzluk
eserine de yorabiliriz. Kitabı elinize aldığınız an kapağı dikkatinizi cezbediyor. Sayfaların uçlarının koyu mavi olması ise başta dikkat çekmese de kitabı
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
Gözler ile Pınarlar Mukayesesi 'Ayn kelimesi, esasen "göz" demektir. Fakat kadim Araplar, bu kelimeyi gözlerine hoş gelen birçok şeye veriyorlardı. Bu nedenle ayn kelimesinin yaygın bir anlamı da çölde dolaşılırken görüldüğünde göze çok hoş gelecek olan "su pınarı"dır. Klasik ve Modern Arapçada hem "gözler" hem de "su pınarları" anlamında kullanılan é'yun ve 'uyün kelimeleri, ayn'ın çoğuludur. Ancak Kur'ân, bu iki çoğul form arasında istikrarlı bir ayrım yapar. Eyun, Kur'ân'da yirmi bir kere, uyûn ise on kere geçerken e'yun hep "gözler" 'uyûn ise hep "su pınarları" anlamına gelmektedir.
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
Mistik bir yolculukla selamlıyorum sizi. Her zaman merak etmişimdir Nepal’i; belki bir gün görmek kısmet olur. Ruhuma iyi gelen kitaplardan oldu #budayıararkenrumiyibuldum Oldukça yoğun ve stresli bir dönemden sonra Budizm arayışı içerisinde kendini Nepal’de bulan Süveyda, böylelikle içsel yolculuğuna adım atmış olur. Manastırda geçen zaman sonrası farklı duygular içerisinde, kafa karışıklığı ve bolca sorulara cevap aramaya başlar. Yapacağı konferansta bu sorulara da yer vermek ister. Etkileyici ve gizemli Doğu’nun mistik rüzgârları bu andan itibaren okuru savurmaya başlar adeta. Bitmez… Bir arayışın ortasındaki Süveyda, esas gerçeğin (ya da arayışının) izlerini kadim Anadolu’da bulmaya başlar. Hani hep söyleriz “Evrene olumlu mesajlar gönderelim” diye. Aslında o mesajlar bizlere de ulaşır, sadece farkına varmaktır önemli olan. Buda ile başlayıp Mevlana’ya uzanan bu yolculukta üzerine düşünmem gereken yoğun sorular oluştu zihnimde. Sonra dedim ki: Sen plan yapadur, hayatın yaptığı planı erteleyemezsin. Günün koşturmacası içerisinde üzülüp sinirlendiğimiz, kırıp gücendirdiğimiz, stresin göbeğinde hamur gibi yoğurulduğumuz anlarda aslında pek çok şeyden mahrum kaldığımızı fark etmiyoruz. Tüm bu olumsuzluklar karşısında küçücük de olsa mutluluğu, huzuru yakalamak elimizdeyken ânı kaçırıyoruz. Buda’nın kadim topraklarında başlayan her şey Mevlana’mın toprağında nihayetlenirken gerçekte aranılan şeyin göz önünde olduğuna şahit olduğum okuma oldu “Buda’yı Ararken Rumi’yi Buldum.”
Buda'yı Ararken Rumi'yi Buldum
Buda'yı Ararken Rumi'yi BuldumBilge Uzun · 202355 okunma
Kadim kelimesi çok eski zamandan beri var olmayı ifade eder. Bu eskilliğin nereye kadar uzandığı noktasında net bir izahat yok. Bugün yolumuz belki de hikayemiz bir ağaçla kesişti. Bu ağacın ne zamandan orada olduğunu bilen yok. Kime sorsak kendimi bildim bileli oradaydı der. Bir zaman çaput bağlarlarmış dallarına. Zamanla bundan vazgeçilmiş. Bir efsanesi daha var bu ağacın; ondan bir dal bile götürmenin kötülük getireceği inancı mevcut.Gün geçtikçe bu efsanelere altında gömü olduğu iddiası karışmış. Defineciler dadanmış. Altını oyup göz göz etmişler. Her kazma darbesi bedeni kadar ruhunu da örselemiş, kanatmış. Can çekişmenin izleri var üstünde. Kim bilir nelere şahitlik etmişti.? Hangi hikayeleri saklıyordu yüreğinde.? Hangi sırlar ona emanet edilmişti.?Her ölüm insanı eksiltir derler. O artık ölü bir ağaç. Ve insanoğlunun insanlığı biraz daha eksik biraz daha kayıp…
Zaman üzerinden getirilen itirazlardan bir diğeri de İsrail Balcı'nın İsrå ve Mi'rác Gerçeği isimli eserinde geçmektedir. Balcı'ya göre, ayette İsrâ hadisesinin gecenin çok kısa bir bölümünde geçmesi onun bedenle gerçekleşmediğinin delilidir. Çünkü böylesi kısa bir sürede bu kadar uzun bir mesafenin katedilmesi fizik yasalarına
Sayfa 105Kitabı okudu
Modern binalarla kurduğumuz ilişki onlarla göz hizasında diyebileceğimiz bir seviyede gelişmez ve onlarla bedeni-insani bir yakınlık ve temas kurmakta zorlanırız. Bu binalar insan ve zaman izini gizler ve buna mukabil teknolojiyi sergiler, hatta kutlar. Ama gerek Süleymaniye ve gerekse diğer kadim mabetler, ne kadar büyük boyutlu olsalar da, taştaki insan izini bizim için muhafaza ederler. Biz bu devasa kütlenin bizim beden ölçülerimizi aşan formuna rağmen onda benzerimiz olan insanlarca yapılan bir eseri görürüz.
Sayfa 26 - KetebeKitabı okudu
Reklam
Modern binalarla kurduğumuz ilişki onlarla göz hizasında diyebileceğimiz bir seviyede gelişmez ve onlarla bedeni - insani bir yakınlık ve temas kurmakta zorlanırız. Bu binalar insan ve zaman izini gizler ve buna mukabil teknolojiyi sergiler , hatta kutlar. Ama gerek Süleymaniye ve gerekse diğer kadim mabetler , ne kadar büyük boyutlu olsalar da , taştaki insan izini bizim için muhafaza ederler. Biz bu devasa kütlenin bizim beden ölçülerimizi aşan formuna rağmen onda benzerimiz olan insanca yapılan bir eseri görürüz.
Kitabımızı yazarın son sözleri ile bitirelim.. Sözün başında İstanbul'u anlamak için onu dinlemeliyiz demiştik. Bu kadim kentin sokaklarına yaptığımız yolculukta taşların fısıltısına kulak verdik, anlattıkları hikayeleri not ettik. Yanından geçip gittiğimiz taşların, asırlara uzanan eşsiz bir belleğin sessiz tanıkları olduğunu gördük. İnsanlar arasındaki iletişimin en doğru yolu nasıl yan yana gelmek, göz göze bakıp dertleşmekse İstanbul'la iletişimin yolu da ona daha derinden bakıp onunla dertleşmek ve onu yakından tanımaktan geçer. Tanıdıkça seveceğiz, sevdikçe üzerine titreyeceğiz bu güzel şehrin. Bir taraftan kendimiz tanımış olacağız. Usta hikayeci Mustafa Kutlu'nunbda dediği gibi " İstanbul'u tanımak kendimizi tanımak demektir. Bu şehirden bîhaber olmak; ecdadindan , medeniyetinden, kültüründen, sanatından,nezaketinden hasılı kendinden bîhaber olmak demektir." Sami Bayraktar ..
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
(kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.
Böyle bir evrende “göğe bakmak “anlam değiştirdi. İnsanlar kadim geleneklerde evrendeki yerlerini görmek için göğe bakarlardı. Ölçü insanın kendisi değil, engin gök kubbeydi. Tek boyutlu,mekanistik, sırrı ve derinliği olmayan bir göğe bakmaya başladık. Ölçü de başımızın üzerindeki muazzam gök kubbe değil; aklımız, düşüncemiz, duygumuz ve tercihimiz oldu. Gök kubbeye baktığımızda ölçek büyüyor ve yerimizin ne olduğunu kavrıyoruz.
Sayfa 43
Reklam
644 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
• CENNETİN DOĞUSU •
Selam kitap dostlarım ☻ Yazarın “başyapıtım” dediği ve gerçekten bir başyapıt olan Cennetin Doğusu ile karşınızdayım. Konusu şöyle; . İyilik ve kötülük kavramlarını ele alan ve arka tarafta 1. dünya savaşını ve getirdiği acıyı, umutsuzluğu anlatan bir eser okuyoruz. Kitapta ön plana çıkan karakterler; Adam Trask ve kardeşi Charles Trask babalarıyla olan yaşamı, ve kardeşlik ilişkisi ile bizleri karşılıyor. Salinas Vadisinin çiftçisi Samuel Hamilton, gerek bilgeliği, gerek çalışkanlığı ve çocuklarıyla yaşadığı o huzurlu aile ortamını anlatıyor bizlere. Çinli hizmetkar Lee; sakinliğin vücut bulmuş hali, kimseyi kırmadan incitmeden konuşan, insan sarrafı olmuş, huzur dolu biri olarak çıkıyor karşımıza. Ve Adam Trask’ ın Cathy ile tanışması, Kuzey Kaliforniya’ daki Salinas Vadisi’ nde kaderleri kesişen Hamilton ve Trask ailelerinin uzun soluklu hikayesini okumamızla kitap akıp gidiyor. . Okurken de vedalaşırken de çok etkilendiğim bir eser oldu. Bazı kitaplar vardır bitmesin dediğimiz, Cennetin Doğusu bana o hissi verdi. Kitap içinde barındırdığı her karekterden ayrı bir hikaye sunuyo. Amerikan iç savaşından 1. Dünya Savaşının sonuna kadar uzanan bu eser acıyı, hüznü, insanlığın tarihini anlatıyor. İyiyle kötü, güçle zayıflık, aşkla nefret, güzellik çirkinlik temaları üzerinden en kadim hikayelerden Habil’ le Kabil’ i yeniden yorumluyor. Cennetin Doğusu Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüş. Yazarın kendisine, kalemine hayran kalmamak elde değil. Ben çok beğendim. Mutlaka okunmalı dediğim bir eser. Kesinlikle bir göz atın.✿
Cennetin Doğusu
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 20216,2bin okunma
Kadim kulenin tepesinden, Münzevi serçe, köye Gidersin cıvıldayarak gün ölünceye dek; Ve gezinir ahenk vadide. Çevreyi sarmış bahar Havada ışıldar ve kırlarda sevinçle coşar. Göz gördü mü, yüreği bir hoşluk sarar. Duyarsın kuzuların melediğini, seslerini ineklerin; Diğer kuşlar şen şakrak, yarış peşinde, Açık gökte dönüp durur yüz kere, Kutlarlar altın çağlanru; Sen bir kenarda, düşünceli, seyre dalarsın hepsini;
Sayfa 126
967 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.