Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zamanın çok garip bir yüzü var ve yeteri kadar takınınca, o yüz yerleşiyor simanıza.sizi kıvrandıran bir şeyleri görüp görmezden, duyup duymazdan gelebiliyorsunuz.zaman bunu garip bir şekilde sağlıyor.en şiddetli zamanında acının, asla gelmez öyle bir zaman, asla olmaz öyle bir şey, bu acı kalbimin içinde yer edindi diyorsunuz.ama gün geliyor o
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,638 okunma
Eşref Edip ve Bediüzzaman -RÖPORTAJ -1952
IZDIRABIM İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sordum. Üstad; “Bana ızdırap veren, dedi, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz çünkü
Tehlikeli oyunlar ( kişi kendinden bilir işi )
Bugün Bodrum'da arkadaşlar ile bir balık restoranın'da oturup demlenir iken bir güzel kız ile tanıştım. tanışma biz masa'da sohbet ederken onun masanın yanında bulunan küçük gözlü langırt masasında arkadaşlarını yenmesi ile açıldı, arkadaşlarım kalkıp oynama isteği ile 1 El 4 tur atalım dedi kabul ettim. langırt masasında beklerken
Ebu Umeyr (r.a.) ve Serçesi Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çevresinde olup biten her şeye duyarlı, yanındakilere de destek olurdu. Hazreti Enes bin Malik'in (r.a.), küçük yaşlarda Zeyd (r.a.) isminde bir kardeşi vardı. Zeyd'in çok sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Zeyd'i (r.a.) her gördüğünde ona "Umeyr'in babası” anlamında "Ebu Umeyr" diye hitap ederdi. Bir gün kuş öldü. Onun ölümü, Zeyd'i (r.a.) çok üzdü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Zeyd'in (r.a.) evine gitti. Çocuğun kederli hali, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) merhametli kalbini etkiledi. Onu neşelendirmek istedi. Onun saçlarını okşayarak yanağını öptü. Gülümseyerek: "Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe) ne oldu? Hayvanı ne yaptın?" dedi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd (r.a.), bu söze gülümsedi. Teselli buldu. Gönlü ferahladı.
Reklam
Ebu Umeyr (r.a.) ve serçesi
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çevresinde olup biten her şeye duyarlı, yanindakilere de destek olurdu. Hazreti Enes bin Malik'in (r.a.), küçük yaşlarda Zeyd (r.a.) isminde bir kardeşi vardı. Zeyd'in çok sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Zeyd'i (r.a.) her gördüğünde ona "Umeyr'in babası" anlamında "Ebu Umeyr" diye hitap ederdi. Bir gün kuş öldü. Onun ölümü, Zeyd'i (r.a.) çok üzdü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Zeyd'in (r.a.) evine gitti. Çocuğun kederli hali, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) merhametli kalbini etkiledi. Onu neşelendirmek istedi. Onun saçlarını okşayarak yanağını öptü. Gülümseyerek: "Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe) ne oldu? Hayvanı ne yaptın?" dedi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd (r.a.), bu söze gülümsedi. Teselli buldu. Gönlü ferahladı.
Henri Troyat ve Lev Tolstoy Biyografisi
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Henri Troyat, dünyada biyografi yazarlarının büyük ustası. Lev Tolstoy ile ilgili biyografisi. 2010’da ilk baskısı yapılan kitabı, İletişim yayınları yayımladı. Eser Fransız kültür Bakanlığı’nın katkıları ile yayımlanmıştır. Bin sahifelik bu azametli büyük
Bakalım daha neler olacak ah be Kenan!
Kenan, onun yeşil gözlerinin iki iri yaş damlasıyla bulandığını gördu, rüyasında ağlayan çocuklar gibi sönük bir sesle: "Yapmayın Kenan Bey... yazık bana!" dediğini işitti. Buna rağmen onu daha kuvvetle kollarında sıktı, tekrar tekrar dudaklarından öptü. Aynı yoldan Kırkçamlar'a dönerken Lâmia, yavaş yavaş ağlıyordu. Kenan, tamamiyle eski sükûn ve itidalini bulmuştu. Onu teselli etmeğe çalışıyordu: -Bunda ağlayacak bir şey yok Lâmia... diyordu, bir öpücükten ne çıkar? Sen küçük bir çocuksun... Çocuklar öpülmez mi? Aklına fena bir şey gelirse ayıp olur. Bana darılmadın ya!... 0, hâlâ ağlayarak: - Hayır, efendim, diyordu. -O halde ağlama Lâmia... Bak, hâlâ ağlıyorsun... -Artık ağlamıyorum efendim...
EŞREF EDİP’İN BEDİÜZZAMAN’LA YAPTIĞI RÖPORTAJ
İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sordum. “Bana ızdırap veren, dedi, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz çünkü düşmanı sezmez.
Reklam
Kitaptaki Güzel Alıntılar ZENGİNLİĞİNİZ DOSTLARINIZ OLSUN. WILLIAM SHAKESPEARE Gönüllüler olmaksızın kurbanlar da olmaz. Bilge kişilerin aklı ve yılların deneyimi atıflarda ebedileşir. BENJAMIN DISRAELI Başkalarının yanlışlarından öğrenmeliyiz. Hepsini kendimiz yapacak kadar çok zamanımız yok. GROUCHO MARX
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.