1. Kitap
Doğu’dan Batı’dan 99 Teselli
Kederli günlerden geçen derviş, rüya âleminde bir adaya uğrar. Gördüğü şey mucizevidir. Peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun
Havada bir gevreklik, yeni bir olasılığın kokusu, yeni bir kahve fincanı için açıklanamayan bir özlem. Yeni bir dönem, yeni bir mevsim, yeni bir yıl... Okuma alışkanlığı konusunda kendi kitap listenizden başlamak için iyi nedenlerdir. Belki de artık eskisi kadar çok okumuyorsunuz veya kitap raflarınızdan ilham alamıyorsunuz. Öyleyse, bazı yeni alışkanlıklara başlama zamanı. İşte size okumaya dönmeniz için mükemmel öneriler! 🥰📚
1.Bir okuma günlüğü başlatın ve düşüncelerinizi bir yazıyla paylaşın: Güzel bir defter bulun, favori bir kalem alın ve ne okuduğunuzu takip edin.
2.Kitap raflarını düzenleyin ve biraz dağıtın: Şok edici ama gerçek! İnsanların çoğu kitaplarını hiç düzenlemiyor. Kaçırdığınız tüm o alfabetik eğlenceyi bir düşünün!
3.Sezonluk okuma listesini hazırlayın: Şimdi sıkı sıkıyla sarılma ve iyi bir kitaba başlama zamanı. Bazı kitap kurtları için sonbahar, sığınmak ve okumak için mükemmel bir mevsimdir.
4.Farklı kitap türleri keşfedin: Şiir kitabı okuyamıyorum ''ya da'' ''Ben sadece edebi kurgu okurum.'' Kendinizi bu şekilde mi sınırlandırıyorsunuz? Neden şimdi farklı bir şey denemek için kendinize meydan okumaya zaman ayırmıyorsunuz?
5.Bir kitabı kulübüne katılın: Okumanın en büyük zevklerinden biri (okumanın kendisi dışında) kitaptan edindiğiniz düşünce ve fikirleri alıp sevdiğiniz insanlarla - en azından kitabı okumuş insanlarla da - paylaşmaktır!
Vay anam vay!
Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri,
Belli bir grup var. Akışı batırıyor. Aşırı boş beleş iletiler paylaşıyor. Yok efendim en sevdiğiniz kalem, en fiyakalı pijamanız, babanız olsa ismini ne koyardınız bilmem ne bilmem ne. Tamam, kimseye lafım yok; duvarında isteyen istediğini paylaşsın beni ne ilgilendirir ki? Rahatsız oluyorsam engellerim veya sessize alırım olur biter; ancak bu arkadaşlar mevcut durumun sorumlusu kendileri değilmiş gibi bir de "Ya uygulama çorbaya döndü" "Akış rezalet gönderilerle dolu" gibi iletiler paylaşıyor. Bir arkadaş bu durumun düzeltilmesi için ileti atıyor ve ardından destek amaçlı etiket yapıyor; etiketler tamamen bu durumun sorumlusu. Biraz öz eleştiri arkadaşlar rica ediyorum. Milletin en sevdiği şampuanı merak edip, yatmadan önce dişlerini kaç kez fırçaladığını sorup da uygulamanın kirlendiğinden yakınmanın bir mantığı yok.
"Kırılgan yaşamlarımızın her ânında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni gün bir mucizedir."
Etkilendim... Oldukça derin, anlamlı, dolu mesajlı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitabı analiz edince hakkında konuşabilecegim çok şey var felsefe, psikoloji hatta birçok alanda başarılı buldum. Harika bir eser, anlatım gücü, akıcılık, karakterlerlerin işlenişi ve ustaca yansıtılan bir kalem.
Teşekkürler.
Sevgili Milena,
Sana bu mektubu ruhlar aleminden yazıyorum.Ya da kulağına hatta yüreğine fısıldıyorum diyelim.
Bildiğin gibi ben öleli 3 sene oldu , neden bu kadar beklediğimi soracak olursan sebebi basit. Burada işler pek dünyadaki gibi değil, önce her fani gibi verilmesi gereken hesaplarımla meşguldüm.Asıl hesap kıyametten sonra görülecek olsa
Farkında değil misiniz?
Hepimiz hayat boyu kendi zindanlarımızı oluşturuyor sonra oluşturduğumuz zindanlara kendimizi mahkûm ediyoruz.
En acısı da bütün emeklerimizin bu zindanı inşa etmeye gitmesi...
"Hakikat şu ki, hepimiz kendi yarattığımız zindanda yaşamaya mahkûm edildik." (s. 248)
Hiç düşündünüz mü ne için
Bundan sonra üzücü haberleri, muhataplarının seçimine göre izleyeceğim ve ondan sonra üzüleceğim, dert edineceğim. Mesela, haberlerde veya sokakta çocuğuna kalem alamadığından şikayet eden biri mi var. soracağım veya öğreneceğim son seçim kime oy verdin. Ekonominin bozuk olmasına yol açanlara mı verdin, e o zaman benim içimden sana üzülmek gelmez, seni artık dert edinemem ben, kusura bakma. Çünkü sen, haftalardır beni ve benim gibi milyonlarca insana terörist gözüyle baktın, vatanı kurtarıyorum moduna girip şu fotoğrafa yol açarak ülkeye binlerce ve hatta milyonlarca ne olduğu belli olmayan insanların gelmesine onay verdin. Verdiğiniz oyun ceremesini hiç şikayet etmeden çekmesini de bileceksiniz, sizin için dökülecek tek bir damla göz yaşım kalmadı benim. Sizinle bu günden sonra tek ortak noktam aynı dili konuşmamız, ki yakında öyle bir noktamız da kalmayacak zira siz Arapça, Peştunca konuşmaya başlayacaksınız.
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.