Yaklaşık üç yıldır 1K'dayım. Dikkatimi son zamanlarda çeken şey 'çizgi romanlar' oldu. Meğer onlar da okunan kitaplar arasında sayılıyormuş.
Benim ilk ve ortaokul yıllarım Tay Yayıncılıktan çıkan Teksas, Tommiks'ler ile Milliyet'in verdiği Red Kit ve Kaptan Swing'leri okuyarak geçti. Eski kitapçılarda çok dolandım. :) Onları da ekleyip, eklememekte kararsız kaldım. Sizce eklemeli miyim; eklenmeli mi?
Ayrıca şu bir gerçek ki, kitap okuma alışkanlığı kazanmamda en büyük paylardan biri Serhat Çocuk Klasikleri ile bu çizgi romanlardır.
1930'da İngiltere'nin birçok yöresinde Luddistler birçok değişik olayda makinaları kırmaya yöneldiğinde ya da tarım işçileri aynı anda saman yakmaya giriştiğinde veya başka protesto yöntemlerine başvurduğunda, burjuvazi Ned Ludd ya da Kaptan Swing türünden esrarengiz birtakım kişilerin ülkeyi teşhis edilmeden dolaşarak huzursuzluk çıkardığı, devrimci duygular yaydığı teorisine yürekten inanacaktı.
Kaptan Swing, Zagor, Tommiks, Teksas, Tom Braks, Mister No, Kızıl Maske o yıllarda öğrencilerin okul zamanlarında okumaları zinhar yasak olan şeylerdi.
Herkesin üç aşağı beş yukarı hatırladığı gibi Kaptan Swing, Zagor,Tommiks, Teksas, Tom Braks, Mister No, Kızıl Maske o yıllarda öğrencilerin okul zamanlarında okumaları zinhar yasak olan şeylerdi.
"Bir gün yolda yürüyordum, bir şarkı duydum kalbim acıdı." diyordu bir şarkıda. Aynı hissi bu kitabı okurken de yaşayabilirsiniz.
Öğretilen tarihimizde birtakım mantık hataları olduğu aşikardı fakat kitabın her satırında Kaptan Swing'in "Hay bin kunduz!" deyimini söylemekten kendinizi alamayacaksınız.
Oysa Allah, "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. …" (Hucurat, 6) diyerek bizi uyarmamış mıydı?
Araştırıyor olsaydık romantizme kurban edilen bir tarihe inanan fertler olur muyduk?
Mesela sırf "Vay be Einstein bile Türkiye'ye iltica etmek istemiş." dedirtmek için yazılan popüler kültür masalına balıklama atlar mıydık?
Sadede gelecek olursak "Ey kâri," diyor kitap bize "Ne zaman uyanacaksın?"
Uyanmak isteyen herkes okumalı çünkü kitap rahat ettirmek için değil rahatsız etmek için yazılmış.
Buket Uzuner, sevdiğim yazarlardan özellikle Uzun Beyaz Bulut – Gelibolu adlı kitabı en sevdiğim. O yüzden bu sefer de İki Yeşil Susamuru adlı kitabını okudum.
Çağdaş koşullarda yaşayan bir genç kızın kendini ve çevresini tanımlama çabasını konu alan, ilk baskısı 1991 yılında yapılıp, halen okunan ve yeni baskıları yapılmaya devam eden bir
Çocukken, kitapların yanısıra iyi bir çizgi roman okuyucusuydum :) Tommiks, Teksas, Kaptan Swing, Tom Braks, Mandrake, Zembla, Zagor, Kızıl Maske, Martin Mystere, Gordon, Red Kit, Mini Ringo hatta, Fatoşla Basri, Güngörmüşler... :) Teks'i sevmezdim, sonradan, X Man'ler, Spider Man'ler Süperman'ler de eklendi bu define sandığına :) Hatta bir ara Dünyâ Klasiklerinin bile çizgi roman fasikülleri çıkmıştı :)
Çocukluğumuzun çizgi roman kahramanlarından Kaptan SWING, ya da yurtdışında bilinen adıyla Commander (Commandante) Mark, başında samur kürk şapkası, tabancası ve kılıcıyla Amerika’da halka eziyet çektiren ve terör estiren İngiliz birliklerine karşı kurtuluş mücadelesi vermektedir.
Bu kurtuluş mücadelesi İtalya’da her biri 64 sayfa olarak 281 serüven şeklinde yayınlanmıştır. Bu ciltte “Dumanlı Vadi” “Lanetliler Adası” ve “Rabbit Operasyonu” hikâyeleri çizgi roman olarak toplanmış. Ayrıca kitabın sonunda 22 sayfalık “Onur ve Kılıç” adıyla bir öyküde bulunuyor. Bu öykü çizgi roman değil ancak renkli resimler ile süslenmiş. Keyifle okunuyor.
Siz siz olun kardeşim. . . Çocuğunuzu Müjdat Gezen'in koltuğuna oturtun. Götürün bugün okuluna, gezdirin, "servet" denilen kavramın, para değil, insan biriktirmek olduğunu öğrensin çocuklarınız.
İlla koltuğa oturtacaksanız, götürün Sunay Akın'ın koltuğuna oturtun. Baba mirası köşkünü kat karşılığı müteahhite vermektense,
Kaptan Swing (Comandante Mark) 1966 Temmuzunda İtalya'nın efsane üçlüsü EsseGesse (Giovanni Sinchetto, Dario Guzzon, Pietro Sartoris) yazılıp çizilen ve yayınlanan bir İtalyan çizgi roman kitabıdır. Orijinal dizi, Eylül 1966 ile Ocak 1990 arasında İtalya'da aylık olarak yayınlanmıştır. Çocukluğumun çizgi romanı olan Kaptan Swing’de 1773 yılında Kuzey Amerika'da yaşanan hikâyeler, İngiltere Kralı George liderliğinde terör estiren İngiliz birliklerinin halka çektirdiği eziyetle birlikte bir kurtuluş mücadelesini anlatmaktadır.
1773 yılında Kuzey Amerika'da yaşanan hikayeler, Ingiltere Kralı George liderliğinde terör estiren İngiliz birliklerinin halka çektirdiği eziyetle birlikte bir kurtuluş mücadelesini anlatmaktadır... Yaşanan Ingiliz zulmüne karşı kolonilerdeki ayaklanmalar her geçen gün artarken ortaya çıkan bir gencin etrafında yeni bir örgütlü direniş birliği oluşur: Ontario Kurtları.
Vatanseverlerin "Kırmızı Urbalılar"a karşı verdikleri kurtuluş mücadelesini ateşleyen bu akıllı ve güçlü kahramanın adı Kumandan Mark Swing'tir!. Anne ve babasını bir gemi kazasında kaybeden ve daha sonra kızıIderililer arasında yetişen Swing, Ontario Kurtları'nın başına geçerken karargahlarını, bir dönem can yoldaşı Mister Blöf ile İngilizlerden kaçarken sığındıkları Ontario Gölü kıyısındaki, ele geçmesi mümkün olmayan küçük bir adacığa inşa etmiştir.
O zaman küfür de pe yok hayatımızda. Kaptan Swing adlı çizgi romanda, "Hay bin kunduz!" deniliyor. Tenten'de Kaptan Haddock sinirlenince "On bin köpekbalığı aşkına!" diyor. Gayet absürt ama temiz kınamalar bunlar.
Daha önce Cemil Kavukçu’nun ‘Üstü Kalsın’ adlı kitabını okumuş ve hayran kalmıştım. O yüzden indirimde görünce bu kitabını aldım, hemen okudum.
’Balyozla Balık Avı’ adlı öyküde: “Otları anayurtlarından atmaya hakkım olmadığını biliyorum ama tek avuntum, ne yaparsam yapayım onların burayı terk etmeyeceği, ben kente dönünce yine bahçeye gönüllerince
12 yıl önce (2014 yılında, 25 yıl oldu) hayatımı kurtarmak için Türkiye'den Amerika'ya kaçtığımda, Amerika'yı tanıdığımı sanıyordum. Ergenlik yıllarımda Amerika benim için Teksas Tom Miks, Kaptan Swing, Red Kit vs. çizgi roman kahramanlarımın ülkesiydi. Daima; barbar Kızılderililer, tembel Meksikalılar ve komik üniformalar giyen aptal İngiliz askerlerine karşı savaşan beyaz kovboylar, avcılar ve askerlerin tarafında olurdum. Lakin sonra, İranvari bir devrimin destekçisi olunca, Amerika benim için kukla rejimler vasıtasıyla Müslümanların kaynaklarını sömüren emperyalist "Büyük Şeytan"a dönüşmüştü. Bir zamanlar “Yanki evine dön!" diye bağıran ben, şimdi Yankilerle aynı evde kalıyordum.
Amerikan kültürüyle ilk karşılaştığımda kendimi "Alice Harikalar Diyarında” gibi hissetmiştim. Bu bölümde Amerika'yla ilgili çizdiğim bir karikatürü bulacaksınız. Filin hortumuna dokunup onu kıllı bir kuyruğa benzeten meşhur kör adamın tasvirine benziyordu bu. Yabancıların gözünde, Amerika ile ilk karşılaştıklarında onlar için en görünen şey sadece filin kuyruğu olduğunu biliyorum.
Amerika ile ilgili ilk izlenimlerimi ikiyüzlü Yunan tanrısı Janus olarak ifade ediyorum. Amerika, aynı zamanda hem özgürlüklerin hem de gelişmekte olan hapishane endüstrisinin; hem baş döndürücü bir zenginliğin hem de rezil bir yoksulluğun; hem dünya barışını koruyan güçlerin ve hem de dünyaya dehşet saçan savaş makinesinin ülkesiydi. Amerika, cennetle cehennemin buluştuğu yerdi.
Sayfa 46 - Ozan Yayıncılık / İçerik ve ÖzetKitabı okudu