Adam gülümsedi ve iki elini bana doğru uzattı. Ben onun kara, kadife gözlerine bakarken, mutlak bir huzur ve güven duygusu ile sarmalandığını hissettim.
kısa yaşam sahneleri ancak görecek kadar uzunlukta perdeler aralanıyor kara kadife perdeler ağır ağır sallanıyor kimin yaşamı bu hangi yaşam
Reklam
Ben onun kara, kadife gözlerine bakarken, mutlak bir huzur ve güven duygusu ile sarmalandığını hissettim. Sanıyorum, yaşamımda gördüğüm en sevecen yüz buydu.
6 Kasım'da Atatürk, yataktan son olarak kalktı. Afet Hanım'la yanında hizmet edenler onun ayağa kalkmasına yardım ettiler. Omuzları incelmiş, kemikleri fırlamıştı. Yalnız elleri o güzel biçimini kaybetmemişti. Hepsine teker teker elini uzattı, onlar da bunu bir daha yapamayacaklarını iyi bilerek, bu eli öptüler. Ertesi gün doktorlar, bir
Sayfa 706Kitabı okudu
Buz gibi soğuk, çılgın bir ritimle dans ediyoruz, uzun ve kısa dalgalar eşliğinde, hiçlik çanağının içinde. Şehvetin her santimi paraya akıyor. Onları savunmasız kılacak bir kusur arayışı içinde bir mükemmel dişiden ötekine geçiyoruz, fakat kusursuzlar, aynı istikrar çerçevesinde de kapalı. Aşkın mantığının soğuk ve beyaz bekâreti bu, çekilmekte olan dalganın örgüsü, mutlak hiçliğin kıyısı. Ve ben, mükemmeliyetin bu bakir mantığıma sınırında beyaz umutsuzluğun dansını ediyorum, son duyguya kurşun sıkan son beyaz adam, umutsuzluğun özenle bağlanmış eldivenleriyle göğsünü yumruklayan bir goril. Kanatlarının çıkmaya başladığını hisseden, satenimsi bir boşluğun ortasında delifişek bir goril; gece de elektrik bir bitki gibi büyümeye devam ediyor, siyah kadife boşluğa akkor tomurcuklar fırlatıyor. Tomurcukların elemle açtığı gecenin kara boşluğuyum ben, ayın donmuş çiyinde yüzen bir denizyıldızı. Yeni deliliğin mikrobuyum, anlaşılmaz bir dil ile kuşanmış bir ucube, ruhun can evine kıymık gibi saplanmış bir hıçkırık. Meleksi gorilin o pek makul ve güzel dansını ediyorum. Bunlar benim meleksi olmayan meczup kardeşlerim. Hiçliğin kof çanağında dans ediyoruz. Aynı bedene aitiz, fakat yıldızlar kadar ayrığız.
Kuzgun
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan, Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden, Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan; "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan, Başka kim gelir bu zaman?" Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık
Reklam
235 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.