Mihail Yuryeviç Lermontov, Kafkasya'da Rusya'nın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Gördüğü manzara karşısında büyülenen o aksi, gösterişli ve genç subayların ilk örneklerindendi. O, Rus halkına Kafkasya'yı tanıtan büyük bir yazardı. Rusların gözünde
"Kafkasya Şairi" olarak yerini koruyor. Adı, kısa ve bahtsız hayatı ile acıklı
Cemil, karanlık çökmeden, Sadri Alışık’ın bîr filmde söylediği gibi “insanı az Allah’ı bol” yerlerde dolaşıyor, göğsünü iyice şişirerek derin nefesler alıyordu, geçmiş de gelecek de bu nefesin içinde.
Ondan gizlice bahçeye inmesini, orada, söğüt ağaçlarının altında beni beklemesini söylemen için yalvarıyorum. Oraya gelmesi için benim adıma ona yalvar, ona geçmiş günleri hatırlat, aşk adına yalvar; sevdiği kadının akılsız ve mutsuz bir kadın olduğunu, yakında öleceğini, karanlık çökmeden önce yüreğini onu açmak istediğini söyle; Artık tamamen mutsuz olduğunu ve cehennem ateşinde yanmadan önce gözlerindeki ışığı görmek istediğini anlat. Ona bu kadının bir günahkar olduğunu, suçunu itiraf Edip af dilemek istediğini söyle. Acele et benim adıma açıkça konuş onunla…
Karanlık çökmeden hemen önce, sakin denizde-sanki okyanus sarı bir örtünün altında sevişiyormuşçasına-yükselip alçalan ve sallanan koca bir Sargas yosunu adacığından geçerlerken kısa misinasına bir lambayla vurdu.
Karanlık çökmeden aydınlık başlar mı? İnsan düşmeden kalkar mı? Kaybetmeden kıymet anlaşılır mı? Azmetmeden başarı gelir mi? Çamura bulanmadan insan arınır mı? Sevmeden sevilmek hiç olur mu? Ölmeden önce doğulur mu? Söyle, sen söyle bana lütfen.