Türkiye’de görev yapan bütün akademisyenlere okutulması gerektiğini düşündüğüm bir kitapla tanıştım. Oğuz Atay hem okumaya en kıyamadıgım hem de okumak için en sabırsızlandığım yazar. Genç yaşta vefat etmesi bir çok planının yarıda kalmasına sebep oluyor; hocası Mustafa İnan’ın yarım kalmış projelerini kitapta büyük bir edebiyat zevki sunacak şekilde anlatırken kendisinin de bir gün yarım kalmış hayallerden ibaret harika bir yazar olacağını biliyor muydu acaba :( Oğuz Atay Anadolu köyünde başlayan zorluklara rağmen müthiş bir zekayla bilime aşık, en önemlisi kendini aşacak öğrenci ve akademisyen yetiştirmeyi şiar edinmiş bir akademisyenle tanışmanıza vesile oluyor. Anadolu’nun tüm dezavantajlarıyla büyümesine rağmen hastalanan bilim insanı Mustafa İnan ülkesine ve bilimine güvendiği için başka ülkede tedavi olmayı dahi ilk etapta kabul etmiyor. Kendini geçme ihtimali bulunan öğrenci ile karşılaşan bilim insanı ve akademisyenlerin paniğe kapılmadan aksine bunu gururlanılması gereken bir durum olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Oysa sahada o öğrenciyi küçümseme, değersizleştirme, görmezden gelme gibi durumlar yaşanıyor:( kendi ışığına güvenen başkasının parlamasından rahatsız olmaz. Bilime merakım çok büyük, Mustafa İnan hocadan ders almayı onun öğrencisi olmayı çok isterdim. Tüm akademisyenlere tavsiye ederim kitaplar yolumuzu aydınlatsın. Keyifli okumalar:)