Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CaC2x0xtJpA
Evet, maalesef 10 üzerinden 4 puan. Kitabın dilinden dolayı da değil üstelik. Peki, ben kimim de Cemil Meriç'i eleştiriyorum?
Ben sadece bir okurum. Bir kitabı ya da yazarı eleştirebilmek için illa
Kazanan arkadaşlara hayırlı olmasını temenni ederim 🤲🏻
İsim soyisim adres iletişim bilginizi gönderirseniz arkadaşlarla hediyenizi gönderelim. Hediye eden arkadaşlardan da Allah razı olsun ☺️
Gençlik eğer siyasete uzak kalıyorsa, bunun üç nedeni olabilir.
Ya sorunu yoktur... Ya sorunlarının çözümü konusunda umudu yoktur... Ya da korkmaktadır...
Eserde Türk toplumunun bilincindeki "Atatürkçü düşünce" veya "Kemalizm" kavramlarının, Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünceleriyle ve yapmak istedikleriyle ne kadar bağdaştığını Attila İlhan'dan okuyoruz. Bizler Atatürkçülüğün bir ideoloji haline getirilerek yanlış anlaşılması ve aktarılmasının acısını çekiyoruz.
"İslâm'da içtihat kapısı 11'inci yüzyılda kapanmıştı, ama Atatürk devrimiyle kendiliğinden açıldı; artık 'içtihat kapısı'ndan geçmek için imamlara gerek yok... İnsanın kendisi, kendisinin imamıdır. Çağımızın Müslümanı, İslâm'ı yorumlamak için başkasının aklına gereksinme duymuyor."
Sayfa 183 - Kırmızı Kedi Yayınevi - İlhan SelçukKitabı okudu
Liste şöyleydi; (Önce ortaokul dönemi)
Allah'm Askerleri
Komünist Rusya
Darwin'in Yalanları
Nasyonalizm ve Alman Milliyetçiliği
Bilimde îslam
Siyonistlerin Sonu
Peygamber Efendimizin Üstün Ahlakı
Kemalizm ideolojisine bağlılık gösterenler veya nefret edenler bu ideolojiyi gerçekten ne kadar tanıyor acaba?
Ne anlıyorlar acaba bu ideolojiden?
Kemalizmin başlıca üç temel unsuru vardır:
- Vatanseverlik
- Çağdaşlaşma
- Laiklik
Bu bağlamda Kemalizm vatandaşından ne bekler?
- Vatanına ve milletine bağlı, değerlerine saygılı bir toplum
- Modern dünyanın gereksinimlerini idrak etmiş, bilim ve teknikte ilerlemiş bir toplum
- Kimsenin inancına müdahale etmeyen ve kendi inancına da müdahale ettirmeyen bir toplum
Tüm bunları benimsemek çok da zor olmasa gerek...
Orman Bakanlığı'na ait kuruluşlarda "din eğitimi" kampları düzenleniyor. Polis bu "gerçeği" Vali'den bile gizliyor. "Yalan" bilgi veriyor.
Sivas'ta yanarak ölen karikatürcü Asaf Koçak'ın cenaze namazını kıldırmayı Yerköy'deki imam ve müftü reddediyor. Ankara'nın göbeğinde bir büyük caminin imamı, Sivas olayında "köktendinci"lerin katkısından söz eden Başbakan Yardımcısı'na verip veriştiriyor.
Sağlık Bakanlığı'na bağlı meslek okullarında, "şeriatçılık" ve "Atatürk düşmanlığı" eğitimin temel ilkeleri haline geliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulların önemli bir kesimi, "din eğitimi" öğretmenlerinin yönetimine terk ediliyor.
Devleti "dinci güçlerden korumak" için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı; giderek devleti "dinci güçlerin emrine sokmak" işlevini üstleniyor.
Her yıl, imam-hatip liseleri ile Kuran kurslarında yaklaşık 800 bin kişi "dini eğitim"den geçiyor.
"Bilgili, çağdaş kafalı" din adamı yetiştirmek amacıyla kurulan imam-hatip okulu mezunlarının sadece yüzde 10'u Diyanet İşleri örgütünde görev alırken, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, yargıçlar, savcılar, öğretmenler arasında "dinsel eğitim" kökenlilerin oranı hızla artıyor.
Milli Eğitim, Sağlık, İçişleri ve Orman bakanlıklarındaki "dinci kadrolaşma" artık saklanamaz hale geliyor.
ATATÜRK ülkü ateşiyle yanan ve bir avuç arkadaşı bularak Türk Bağımsızlığını ve özgürlüğünü, Türk şeref ve haysiyetini çiğnenmekten; vatanı parçalanmak-tan kurtardı. Aynı imanlı ve ülkücü arkadaşları ile Devrimleri yaptı; gençliğe, Türk Silâhlı Kuvvetlerine ve öğretmenlere emanet etti. Hiç bir zaman din düşmanı olmadı; din simsarlarının, cahil yobazların, devlet ve milleti yıkan medrese ve tekkelerin şeyh, dede, baba, derviş gibi menhus ve mendebur insanların düşmanı oldu. Vatanı imar edip, milleti refah ve saadete ulaştırmayı, millî kültürü muasır medeniyetin üstüne çıkarmayı hedef tuttu. Ondan bu mukaddes emanetleri teslim alan gençler, Türk Süâhlı Kuvvetleri ve öğretmenlerle, inanıp iman etmiş diğer aydınlar, ATATüRK'ün bu mukaddes ülküsünü şerefli bir sancak gibi elden ele ve nesilden neaile götürmeyi ve her gün yeni bir medenî hamle yaparak Kemalizm'in ışığı ile, cahil kalmış milletin beynine giren hurafeleri temizlemeyi, kafasının içi bomboş, din simsarı mutaassıp yobazı yok etmeyi bir şeref, bir vatan, bir milliyet, bir hürriyet ve bir namus borcu bilmek mecburiyetindedir.