GÖRÜCÜ
İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum.
--Anne! Ben geldim!
Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu.
--Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben.
Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
I
"Pamuk'un şaheseri!"
(The Times Literary Supplement)
Kara Kitap, Pamuk'un şaheseri! Çok mu iddialı, diye düşünmüştüm. Bu ifade yukarıdan da anlayacağınız üzere Londra'da 1902'de yayınlanmaya başlanmış olan haftalık bir edebi ekte geçmiş. Pamuk'un romanları arasında okumadığım sadece 'Kafamda Bir Tuhaflık' kaldı. Okuduğum diğer sekiz
İnsan niçin okur sorusunu hep sormuşumdur . Bu soruya bulduğum cevapları , değişik başlıklar altında toplamayı başardım . Bütün okuma tecrübelerim göstermiştir ki , okumak sadece bir eylem değildir . Onun kuşattığı alanlar var ve okumalarım o alanlara göre gerçekleşiyor . Yani zarf ve mazruf ilişkisi yani . Okuyorsanız , benim yaşadığım
Bu alıntı, aşktan vazgeçme ve yeniden keşfetme hakkında bir film olan Kore filmi My Sassy Girl'den çok sevgili bir alıntı. Kalbinizi onarabilecek kişinin en az beklediğiniz kişi olduğunu hatırlatan bir film. Birlikte olmak istersen, kaderin sevdiğin insanlar aracılığıyla senin için şans yaratacağına dair bir hikaye.
Umutsuz bir romantik ve
Şair arkadaşımız Edip Cansever, 25 Şubat Çarşamba günü Türk-Alman Kültür Derneği salonunda kendi şiir anlayışı ve sanatı üzerine bir konuşma yapmış, daha sonra da bazı şiirlerini okumuştur. Bu konuşmanın ilgi çekici bir kısmını okuyucularımıza sunuyoruz(Yeditepe).
Buraya şiir üzerine, daha doğrusu kendi şiirlerim üzerine konuşmaya geldim.
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ)
“ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?