Ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
– ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
Efendi: Aşık olacağın kadın bu değil mi?
Jacques: Aşık olduğum için bana kim ne söyleyebilir? Âşık olmak veya olmamak insanın elinde midir? Aşık olduktan sonra, âşık olmayanlar gibi davranmak mümkün müdür? Alnıma yazılmışsa, sizin bana söyleyeceğiniz her şeyi söyleyecekleri, beni tokatlayacakları, kafamı duvarlara çarpacakları, saçlarımı çekecekleri kesindir, ne bir fazla ne bir eksik; bu işlerin hepsi başıma gelecek ve nihayet kurtarıcım da boynuzlanacaktır.
Efendi: Senin gibi düşünülürse, her cinayet vicdan azabı çekmeden işlenebilir.
Jacques: Söyledikleriniz benim kafamı da öteden beri kurcalamaştır. Fakat bütün bunlara rağmen yüzbaşımın şu sözünü daima tekrarlıyacağım: Şu dünyada başımıza gelen iyi veya kötü her şey alnımıza yazılmıştır. Bu yazıyı silecek bir çare biliyor musunuz efendim? Olduğumdan başka biri olabilir miyim? Daima olduğum gibi kaldığıma göre başka türlü davranabilir miyim? Hem kendim olarak kalıp hem de bir başkası olabilir miyim? Dünyaya geldiğim günden beri başka biri gibi davrandığım bir an var mıdır? İstediğiniz vaazı verin; belki doğru düşünüyorsunuz; ama alnıma yazılanları beğenmemi nasıl düşünebilirsiniz?
Efendi: Aklıma bir soru geliyor: Kurtarıcın alnına yazıldığı için mi boynuzlandı, yoksa kurtarıcına boynuz takman senin alnına mı yazıldı?
Jacques: İkimizin alnına da yazılmış olmalı. Bu, âdeta yavaş yavaş açılan büyük bir kâğıt rulosuna benzer...
–ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
– ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
-ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
Ben varım,ben nasıl var oldum?Kendi kendimin nedeni olabilir miyim?Annem ve babam benim var olmam için yeterli nedeni sağlamış olabilirler mi?Ben varlığımı kendime borçlu olmuş olsaydım ne kuşku duyardım, ne arzu hissederdim ne de bir şeyden mahrum olurdum.Çünkü hakkında bir fikir sahibi olduğum her tür yetkinliği kendim kazanmış olabilirdim böylece kendim tanrı olurdum.
-ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum. ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum. ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
karanlığın gözlerinde şaşkın oturuyorum
bir an olsun bu kalıptan ayrılsam
bir feryat gibi dünyanın kalbine dolansam
birkaç gün de olsa Tanrı'ya başkaldırsamm
Tanrı olsaydım eğer, ey Tanrım, bu tanrılıkta
bu dünyada benim başka bir adım olurdu
sırtımı dönerdim bu murassa tahta
sarayım kalbi solmuşların dergahı olurdu
Tanrı olsaydım eğer,
ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
Üzücü olan bu olayı derinlere saklamış olabilirim. Ama ne kadar derine saklamış olursam olayım, bunca mesafeyi aştıktan ve kendim olabildikten sonra hâkim olmalı değil miyim en azından kendi hayatımdaki tüm gerçeklere? Belki bir yerlerde yanılıyorumdur. Olabilir mi?
– Ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum…
Herkesin olabileceği kadar mutlu olmasını ister gönlümüz, ama bu asla kesintisiz iyi hissetme mutluluğu olamaz, ihtimal dışıdır bu. Kendine ve başkalarına karşı böyle bir halin yanılsamasını ayakta tutmak mümkün olabilir ama bu da kaynaklarınızı tüketir. Bu yanılsamaya hizmet edenler den biri de selfie'lerdir; ne kadar iyi vaziyette olduğumu ve ne kadar harika bir mekanda (arka plan önemli) güzel hayatın tadını çıkararak şımardığımı kendime ve başkalarına duyurmayı istediğim, ayaküstü kotarılmış şu öz imgeler. Fakat hakikatli bir benlik, bazen, mutluluğunu sadece kendine kanıtlamaya çalıştığını, başkalarının önünde ise ancak bunun havasını atmayı istediğini itiraf edecektir. Başka türlü bir mutluluk, mutlu anların anca mutsuz anların da varlığı sayesinde değer kazandığını idrak etmekle mümkün olur. Keza bu durumlarla ilgili tecrübelerimizin, bizi başkalarının mutsuzluğuna daha duyarlı kılacağını idrak ederek. Kendim mutsuzken, başkalarından anlayış ve duygudaşlık görmeyi ummaz mıyım?
Hiçbir insan dünyaya Kendi isteğiyle gelmez. bize danışılmadan kendimizi sahneye atılmış olarak buluruz.kimimiz basit bir figüran, kimimiz başrolde. bazıları oyun bitmeden sahneden çekilir, gülerek ağlayarak ya da sıkılarak, kimisi koltuklardan seyreder.Bu aşikar zorbalığa karşın bir kez doğduktan sonra kimse gitmek istemez.neden dünyaya gelmeyi ben arzulamıyorum ama bir kez buraya vardıktan sonra da gitmek istemiyorum? peki o halde bireyin sorumluluğunun anlamı nedir? seçen ben miyim,yoksa seçiliyor muyum?gerçek eylem insanı yücelten ve ona hayvandan ayırt eden insanın ne zaman çekip gideceğine karar vermesi midir?dünyaya gelmeyi ben seçmiyorum ama elveda diyeceğim anı kendim seçebilirim.binmek benim Arzum değildi ama inmek öyle olabilir.iyi ama nerede binmek ya da inmek.bir aşağı veya yukarı var mı?
“-ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum.ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum.ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.”