Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık... Ben yaşadıkça, adım söylendikçe... Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkum ediyorum.
Reklam
Mutsuzluğun yorgunlu­ğuyla uyurken seninle karşılaştım. Bir başka kişinin yerine geçemesem bile, senin beni sevebileceğini anlıyormuşum; kendi vesikalık fotoğrafıma bakarken duyduğum tevekkülle kendimi olduğum gibi kabullenmem gerektiğini anlıyormu­şum; bir başka kişinin yerinde olmak için çırpınmanın boş­luğunu anlıyormuşum: Belki bir rüyada, belki bir hikayede.
Sayfa 330 - YKY
“Kendimi ne kadar da ölüme yakın hissediyorum. Gömülmüş. Yaşamama yardımcı olacak dışarıdan gelen en ufak bir ses bile yok.”
Sayfa 166Kitabı okudu
Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum.
Onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.