Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
~yıldızlı 2 ~
Hayatımın deviniminde, ben kendime karşı çıksam bile, yeni ilerlemeler gerçekleştirme zorunda bırakan karşı konulmaz bir çekiş gücünü hissedecek şekilde ayarlıyorum kendimi.
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Reklam
"Belki ben bile kendimi anlamıyordum. Şimdi bile sıklıkla bu durumu düşünüyorum ve kendimi tanıyamıyorum."
suyun içinde duruyor, ne boğuluyor ne de kendimi kurtarmak için yüzüyor, olduğum yerde kalıyordum sadece, çünkü burada gerçek vardı; gerçeği söyleyemiyor, ima bile edemiyordum ama yakınımızda bir yerde olduğuna yemin edebilirdim yine de, yüzerken kaybettiğimiz bir kolye gibi: biliyorum, aşağıda bir yerde. bir bilseydi; ikiyle ikinin toplamını düşünmesi ve sonsuzdan daha büyük bir rakam bulması için ona her türlü fırsatı verdiğimi bir bilseydi keşke.
"Kendimi kendim bile tanıyamıyorum. Şu halde eski şeyleri düşünmek manasız."
Sadece bunları yeniden düşünmek bile kendimi ölüm döşeğinde yatan bir yaşlı gibi hissetmeme yetmişti. Ben yazmak istemiyordum. Hiçbir şey istemiyordum. Dünya üzerinde yapılacak işlerim bitmişti. Düşündüğüm her şeyi denemiştim. Şimdiyse sakin bir şekilde ölümü beklemek istiyordum. Zihin yolculuğumun son aşamasındaydım. Dünyanın en güzel sanat eserini ortaya çıkarıp on dakika seyrettikten sonra yakan bir ressam gibi ben de keşfettiğim düşünce cennetimi tasfiye ediyordum.
Reklam
Beynime kazınıp kalmış sözlerini düşünüyorum: "Daha yedi yaşındayken el arabasıyla köyden köye dolaşırdım" veya "Bütün aile tek göz odada kalırdık" veyahut "Bir lokma yiyecek ekmeğimiz ola şanslı sayılırdık." Onlar da değilse, "Kışın kıyafetim olmadığında her tarafım soğuk yanığı olurdu", "Küçükken
Sayfa 24 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
"Kendimi daima avucumun içinde bulundurmak için dervişçe bir irade denemesi, bir çile tecrübesi yapıyordum. Bilirsiniz, böyle yerlerde beklemek, her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek azapların en korkunçları arasındadır. Bir kapının önünde, bir hücrede, neden olduğunu bilmeden beklemek. Kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek. Ben kendimi buna bile alıştırmıştım. Beynimi beyaz bir kağıt gibi bomboş hale getirebiliyor, ruhsuz bir et yığını gibi, hayret verici bir duygusuzluk, bir çeşit aptallık hali içinde, zamanın geçtiğini anlamadan bekliyordum." #sabahattinali #bütünöyküleri
“Sanatının zirvesindeki benim gibi bir hayalci ise, hayalin şu hayal olmasını, şöyle fantezileri barındırmasını ister sadece: Hayal derhal karşısında tam dilediği gibi, ama müthiş çabalar pahasına bile tasarlayamayacağı bir şekilde akmaya başlar. Diyelim ki kendimi kral olarak hayal etmek istiyorum. Ansızın buna karar veriyorum ve bir de bakıyorum ki, memleketin birine kral olmuşum. Hangi kral, nasıl bir kral, bunları bana hayal söylüyor... Bu bir yana, hayallerime egemenliğimi öyle bir kabul ettirdim ki, beklenmedik bir şekilde, daima ne arzuluyorsam onu veriyor düşlerim. Düzeni tam oturmamış bir fikri netleştirip mükemmel hale getirdiğim çok olur. Farklı çağlara, hayallerimde yaşadığım farklı ülkelere yayılan Ortaçağ’ı bilinçli olarak düşleyebilmem mümkün değil. Varlığından habersiz olduğum aşırı hayal gücüm karşısında gözlerim kamaşmış vaziyette, ben de bakmakla yetiniyorum. Hayallerimi kendi haline bıraktım... O kadar temizler ki, beklentilerimin hep üstüne çıkıyorlar. Arzuladığımdan hep daha güzel oluyorlar. Ne var ki, ancak mükemmelliğe ulaşmış bir hayalci böylesi sonuçlar ümit edebilir. Dalgınca bunu aramakla yıllarım geçti. Bugün ise, kolayca yapabiliyorum.”
O halde özgürlüğü Ben için istediğimize göre, neden her yerde en başa, ortaya ve sona Ben'i koymuyoruz? Ben özgürlükten daha değerli değil miyim? Kendimi özgür yapan Ben değil miyim? Öncelikli olan Ben değil miyim? Özgürlükten yoksun da olsam, binlerce kelepçeye vurulmuş da olsam, gene de Ben varım ve üstelik özgürlük gibi gelecekte varolması ümit edilen bir varlık da değilim, Ben en aşağılık köle olarak bile varım ve şu anda varım.
Reklam
Kendimi çok sinirli biri sanırdım mesela. Ancak şimdilerde o siniri içimde bulamıyorum. Beni kızdıran şeyler olmadığından değil. Kızacak kadar dahil hissetmiyorum artık hiçbir şeye. Kendime bile dahil değilmişim gibi. Sanki içimden çıkmışım da kol mesafesinden izliyorum olan biteni.
Bilinç, beni daima dışarıdan ve beni kendisine kurban eden sürekli uğraşlardan kendime çağıran bir şeydir. Beni, ikide bir kendimi görmem için sürekli aynanın karşısına geçirir. Kendi gerçek tasavvuru gözünün önünde olan hiçbir kimse yoktur. Hatta günde üç dört saat aynanın önünde duran kimseler bile kendilerini bir kere dahi görmemişlerdir! Bilinç yani kendini bilme, felsefe bilgisinden, ilim bilgisinden, teknik bilgisinden ve endüstri bilgisinden daha üstündür. Bunlar bilgidir, bilinç değildir. Yani beni kendime gösteren, hakkımda çıkarsama yapan, beni bana tanıtan, ne kadar değerli olduğumu anlamamı sağlayan bir şey.
‘Kafam minibüse döndü, ayakta yolcu bile alıyorum. Kendimi bu şekilde sürmeye devam edersem kaza yapmaktan endişe ediyorum. Ağzımdan yel alsın Osman, ben barışmak istiyorum. ‘
Şu alıntıda kendimi gördüm ✓
Hayatı ondan vazgeçmeyi düşünecek kadar bile ciddiye almamış olan ben , o günlerde kafamı intiharlara taktım . Bu konuda deli gibi okumaya başladım . Ölüp gittikten sonra bile intiharlarıyla anılanlar hakkında , onların hayatta arayıp da bulamadıkları ya da kaçmak istedikleri hakkında ... Onlarca hikâye okudum . Yazarlar , şairler , şarkıcılar ve oyuncular vardı bu hikâyelerde .
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.