Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AŞKIN HOŞ KOKTEYLİ
Sana aşığım, Kendimi kandırmama gerek yok. Sözün geçse gözlerim, Bu yağmurlu havalara güneş oluyor. Heyecan basıyor heyecanlanıyorum, Şımaracağım kendimi tutuyorum. Sana çok aşığım,
Beynime kazınıp kalmış sözlerini düşünüyorum: "Daha yedi yaşındayken el arabasıyla köyden köye dolaşırdım" veya "Bütün aile tek göz odada kalırdık" veyahut "Bir lokma yiyecek ekmeğimiz ola şanslı sayılırdık." Onlar da değilse, "Kışın kıyafetim olmadığında her tarafım soğuk yanığı olurdu", "Küçükken
Sayfa 24 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Kendimi daima avucumun içinde bulundurmak için dervişçe bir irade denemesi, bir çile tecrübesi yapıyordum. Bilirsiniz, böyle yerlerde beklemek, her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek azapların en korkunçları arasındadır. Bir kapının önünde, bir hücrede, neden olduğunu bilmeden beklemek. Kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek. Ben kendimi buna bile alıştırmıştım. Beynimi beyaz bir kağıt gibi bomboş hale getirebiliyor, ruhsuz bir et yığını gibi, hayret verici bir duygusuzluk, bir çeşit aptallık hali içinde, zamanın geçtiğini anlamadan bekliyordum." #sabahattinali #bütünöyküleri
Az önce durakta 17 yaşında bi kızla tanıştım bu soğuk havada 1.5 saatlik yoldan gelmiş sevgilisinin evinin önünde saatlerdir bekliyordu. Biraz sohbet ettim ağlamaya başladı. Çokta farkım yoktu ondan .. özlediysen arasana dedim açmaz ki dedi, olsun sen dene dedim engelledi beni dedi, niye buradasın dedim bu banklarda anılarımız var dedi.. bir arkadaşına söyle arayıp burada olduğunu söylesin seni görmek istiyorsa gelir dedim abla gelmez hemde çok kızar dedi.. Seni istemiyorsa neden buradasın yoluna gitsene dedim çok özledim o beni hiç özlememiş dedi.. daha ne kadar burada kalıp bekleyeceksin gece soğuk hem karanlık yazık değil mi sana montun bile yok üstünde paraya ihtiyacın var mı dedim yok asla yok abla dedi. Çay içelim aç mısın dedim abla 3 gündür yemek yemiyorum kiloluyum diye mi sevmedi beni dedi.. Daha küçücüksün kimler gelir geçer dedim bir daha aynı duygularla sevebilir miyim aynı heyecanla bankta oturabilir miyim dedi. Kendimi gördüm karşımda İlk gelen otobüse bindim . Benimle gelmesi için yalvarabilirdim bile ama bazı acıların merheminin acının kendisi olduğunu ne yazık bende öğrendim. .. göz yaşlarımla otobüsteyim. Açılmayan kapı eşiğinde kendi rızanla beklemek sen ne beter hâlsin ..
“Sanatının zirvesindeki benim gibi bir hayalci ise, hayalin şu hayal olmasını, şöyle fantezileri barındırmasını ister sadece: Hayal derhal karşısında tam dilediği gibi, ama müthiş çabalar pahasına bile tasarlayamayacağı bir şekilde akmaya başlar. Diyelim ki kendimi kral olarak hayal etmek istiyorum. Ansızın buna karar veriyorum ve bir de bakıyorum ki, memleketin birine kral olmuşum. Hangi kral, nasıl bir kral, bunları bana hayal söylüyor... Bu bir yana, hayallerime egemenliğimi öyle bir kabul ettirdim ki, beklenmedik bir şekilde, daima ne arzuluyorsam onu veriyor düşlerim. Düzeni tam oturmamış bir fikri netleştirip mükemmel hale getirdiğim çok olur. Farklı çağlara, hayallerimde yaşadığım farklı ülkelere yayılan Ortaçağ’ı bilinçli olarak düşleyebilmem mümkün değil. Varlığından habersiz olduğum aşırı hayal gücüm karşısında gözlerim kamaşmış vaziyette, ben de bakmakla yetiniyorum. Hayallerimi kendi haline bıraktım... O kadar temizler ki, beklentilerimin hep üstüne çıkıyorlar. Arzuladığımdan hep daha güzel oluyorlar. Ne var ki, ancak mükemmelliğe ulaşmış bir hayalci böylesi sonuçlar ümit edebilir. Dalgınca bunu aramakla yıllarım geçti. Bugün ise, kolayca yapabiliyorum.”
O halde özgürlüğü Ben için istediğimize göre, neden her yerde en başa, ortaya ve sona Ben'i koymuyoruz? Ben özgürlükten daha değerli değil miyim? Kendimi özgür yapan Ben değil miyim? Öncelikli olan Ben değil miyim? Özgürlükten yoksun da olsam, binlerce kelepçeye vurulmuş da olsam, gene de Ben varım ve üstelik özgürlük gibi gelecekte varolması ümit edilen bir varlık da değilim, Ben en aşağılık köle olarak bile varım ve şu anda varım.
Reklam
Yazık ya gerçekten yazık yazık yazık !!! Kendine yaptığın bu haksızlık bana ve bize yaptığın bu zulüm kalbimi parçalıyor. Layık gördüğün bu sona bu zavallı haline ne diyeceğimi bile bilemiyorum. Hayatına aldığın kişilerin gölgesinde solmuş eski canlılığını ışığını kaybetmişsin. Bu halin ne? Kendinden memnun musun? Peki ya eski Mehmet? O nereye gitti? Sanki bir ruhtan farksızsın. Bana olan sevgin güzel gözlerindeki o canlılık nerede?ah Mehmet ah Bir zamanlar ne kadar neşeli umut dolu ve hayat doluydın. Gözlerindeki parıltı hayallerini anlatırkenki heyecanın içimi ısıtırdı. Seni tanıdığım o ilk günden beri kalbimde özel bir yere sahip oldun. Seninleyken kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Birlikteyken her şey mümkünmüş gibi gelird şimdi görüyorsun ne kaldı geriye ? Sadece kırık bir kalp solmuş hayaller ve yitip gitmiş bir sevgi... Seni tanıdığım o güzel insana ne oldu? Bu karanlığa nasıl sürüklendiğini anlamıyorum. Kendini kaybetmişsin Mehmet. Lütfen bu girdaptan çıkmanın bir yolunu bul. Eski haline dön, o ışıltılı Mehmet'e.. unutmaki ben hep yanındayım sen yeter ki iste .. Seni seven ve sana inanan insanlar var. Yeter ki sen de kendine inan ve pes etme. Hayatı geri kazanmak için hala bir şansın var. Bu karanlığın ötesinde aydınlık bir gelecek seni bekliyor lütfen Mehmet lütfen kendine gel Eski gücünü ve cesaretini bul. Hayallerinden vazgeçme ve savaşmaya devam et. Biliyorum zor olacak, ama yapabileceğine inanıyorum. Ben de sana inanıyorum.
Dışardan bakınca belli olmayan zor şeyler yaşadım. Kendime bile açıklayamadığım şeyleri kimseye hissettirmedim. Zaten pek hâlimden anlayan da yoktu. İçimde yaşayıp bitirmeye o kadar alıştım ki gece yanlışlarımla astığım kendimi sabah umutlarımla sarılmaktan hiç çekinmedim.
Kendimi çok sinirli biri sanırdım mesela. Ancak şimdilerde o siniri içimde bulamıyorum. Beni kızdıran şeyler olmadığından değil. Kızacak kadar dahil hissetmiyorum artık hiçbir şeye. Kendime bile dahil değilmişim gibi. Sanki içimden çıkmışım da kol mesafesinden izliyorum olan biteni.
Reklam
Bilinç, beni daima dışarıdan ve beni kendisine kurban eden sürekli uğraşlardan kendime çağıran bir şeydir. Beni, ikide bir kendimi görmem için sürekli aynanın karşısına geçirir. Kendi gerçek tasavvuru gözünün önünde olan hiçbir kimse yoktur. Hatta günde üç dört saat aynanın önünde duran kimseler bile kendilerini bir kere dahi görmemişlerdir! Bilinç yani kendini bilme, felsefe bilgisinden, ilim bilgisinden, teknik bilgisinden ve endüstri bilgisinden daha üstündür. Bunlar bilgidir, bilinç değildir. Yani beni kendime gösteren, hakkımda çıkarsama yapan, beni bana tanıtan, ne kadar değerli olduğumu anlamamı sağlayan bir şey.
Bazı zamanlarda bana doğrultulan silahın patlama sesiyle uyanır gibi oluyorum. Kâbusun bitişi gibi ama asıl kâbusun başlangıcı. Bazen titreyen ellerimle yakmaya çalışırken çakmağı, kendimi yakmak istiyorum. Parmak uçlarıma tuttuğum cılız ateş biraz sızı bahşediyor bana. Ardından bir şeyler hissetmenin aciz mutluluğu. Dilimi yakan çayı inatla içiyorum. Sigaramı daha sert çekiyorum ciğerlerime. Ve artık sigaradan son nefesi de çekiyorum. Çünkü anladım, sigara bitince hiçbir şey son bulmuyor. Üç, beş satır karalıyorum. Karaladıklarım arasında kendimi kaybediyorum. Bir şeyler düşünüyorum, hep düşünüyorum. Düşüncelerim arasında cesedimi bile bulamıyorlar. Öyle yokum. Öyle yok olmuşum. Dişlerimi sıkarak geçirdiğim her gece, acıdan kıvranırken dâhi yalnız olmamın tânrının bir oyunu olduğuna inanıyorum. Ben bir şeyler yapıyor ve en nihâyetinde yaşıyorum. Şimdi susup bir sigara yakıyorum. Bu gece gelme yamacıma. Ateşim artık yalnızca bana zarar vermiyor.
‘Kafam minibüse döndü, ayakta yolcu bile alıyorum. Kendimi bu şekilde sürmeye devam edersem kaza yapmaktan endişe ediyorum. Ağzımdan yel alsın Osman, ben barışmak istiyorum. ‘
Kendimi Eleştiriyorum
... Sanki bir esans şişesindeydi sahip olduğumuz güzel şeyler, yaşadığımız o günler.. Ağzını açık bıraktık ve uçup gitti biz anlamadan.. En çok da kendi duygularımı bile koruyamamış olmaya şaşırıyorum.. Kendi ruhundaki bile bu kadar uçucuyken hayata nasıl inanabilir ki insan? .
Şu alıntıda kendimi gördüm ✓
Hayatı ondan vazgeçmeyi düşünecek kadar bile ciddiye almamış olan ben , o günlerde kafamı intiharlara taktım . Bu konuda deli gibi okumaya başladım . Ölüp gittikten sonra bile intiharlarıyla anılanlar hakkında , onların hayatta arayıp da bulamadıkları ya da kaçmak istedikleri hakkında ... Onlarca hikâye okudum . Yazarlar , şairler , şarkıcılar ve oyuncular vardı bu hikâyelerde .
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.