Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk insanının bugün içinde bulunduğu zihniyet durumu " HAFIZLAYAN " olarak tek kelime ile açıklanabilir. Tıpkı eğitim sistemimiz gibi. Eğitim sistemimiz " DÜŞÜNEN " değil " HAFIZLAYAN " insanları 10 Kasım 1938' den beri yetiştirmiyor mu? * Kendimizi kandırmayalım. Dünyanın hiçbir yerinde " halk" düşünmez. Zaten halkların düşünmesi de istenmez. Neden mi? Eğitim sistemi " sirk aslanları " yetiştirir. * 2011 Türkiye'sinde " çok dindar " veya " laik " zenginler üniversitede okuyan bir kısım çocuklarımıza ayda 150 tl, 200 tl gibi ultra burslar (!) vermektedir. Buna en hafifi ile Allah'ı kandırmak (!) ve kendi vicdanlarına " teyemmüm " yaptırmak (!) denir. * Eğitim sistemimizdeki tek tip hafızlayan insanlar, " Nadas " a bırakılan beyinlerdir. * Oyun kuruculuk ekonomik zenginliğe bağlı değildir. Bilakis ekonomik zenginlik Akıllı Oyun Kurucuların sonucudur. * Eğer her şeye ekonomi gözüyle bakan bir " elit " kadrosuna sahipseniz, önce topyekün beyinlerin, sonra bacak aralarının, er sonunda da ruhlarının ırzına... Küresel güçler tarafından ihtiyaca binaen halledilirsiniz. * Velhasıl; " Ya devlet başa, ya kuzgun leşe ". MGK'yı AB istedi diye kuşa çevirenlerden bu beklenebilir mi?
Sayfa 452Kitabı okudu
''Hiç kimse kendisiyle ilgili bütün gerçekleri bilmeye tahammül edemez .Kendimizi unutmak ,kandırmak,kendimizi kendi aklımızdan uydurduğumuz biri gibi görmek zorundayız .''
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Umutlarımız,kendimizi kandırmak,ruhumuzu oyalamak üstüne kurgulu zindanların duvarlarına,iç açıcı manzaralar çizen mahkûmlara benziyoruz.
Ve çok açık bir şey ki, bizde tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir.
Sayfa 45 - İş bankası yayınları, çeviri - Ataol BEHRAMOĞLU
2.Perde
Nereye baksak karanlık, rutubet, ahlaksızlık… Ve çok açık bir şey ki, biz de tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir.
"Hiç kimse kendisiyle ilgili bütün gerçekleri bilmeye tahammül edemez .Kendimizi unutmak ,kandırmak,kendimizi kendi aklımızdan uydurduğumuz biri gibi görmek zorundayız."
Reklam
Leyleğe desem ki: "Kendini tamam veremeyen gezgin arkadaş, seni ne kadar severiz de sen gene iğreltilikten vazgeçemezsin. Temelli gidemeyen ve temelli kalamayan bütün sevgililer gibi kalbimize hem aşkı hem hicranı salmışsındır. Seni benimsememek için ne gayretler sarf ederiz, nefsimizi nasıl zorlarız. Kendimizi ve etrafımızı kandırmak için tılsımlı mağrur sözler bulmuşuzdur. Deriz ki: "Leylek benim ne kuşum? Yazın gelir güzün gider." Fakat ah!.. Güzün sen giderken içimiz sızlar, kasvetli kışımız başlar. Yazın da, özlemeden süzülmüş yüzlerle yolunu bekleriz.
Aslında kandırılmanın en kötüsü, kendi kendimizi kandırmak, yanıltmaktır. Ancak kendimizi yanılttığımızda, sorun yüzde yüz bizde olmayabilir; fitilimizi birileri ateşler bazen, eğer bünyemiz de tutuşmayan müsaitse, biz de tutuşur, yanarız. Bu duruma dilimizde 'etekleri tutuştu' denilir.
Sayfa 177Kitabı okudu
Ve çok açık bir şey ki, bizde tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ve çok açık bir şey ki, bizde tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir. Gösterin bana, üstünde o kadar çok ve sıkı çene çaldığımız çocuk yuvalarımız hani nerede? Nerede okuma salonlarımız? Sadece romanlarda rastlıyoruz bunlara. Gerçek yaşamda kırıntıları bile yok.
Reklam
Aslında kandırılmanın en kötüsü, kendi kendimizi kandırmak, yanıltmaktır. Ancak kendimizi yanılttığımızda, sorun yüzde yüz bizde olmayabilir; fitilimizi birileri ateşler bazen, eğer bünyemizde tutuşmaya müsaitse, biz de tutuşur, yanarız.
Sayfa 177 - Remzi KitapKitabı okudu
" Nereye baksak karanlık, rutubet, ahlaksızlık... Ve çok açık bir şey ki, bizde tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir. "
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
tesirsiz parçalar 41
" Canımız çok sıkılıyor. Felaket sıkılıyor.. Eğlenirken, kitap okurken, günlük hayatın bokluklarıyla uğraşırken bir taraftan da sıkılmayı hiç ihmal etmiyoruz. Bizim kuşağın tanımlayıcı özelliği bu olsa gerek. Çok güzel canımız sıkılıyor. Biraz dağılacak gibi olduğunda sıkıntımız, kendimize imkansız aşklar yaratıp, bayılana kadar içip, etrafımızdaki her şeyi kırıp dökerek daha da arttırıyoruz.. Bizim en büyük sermayemiz, can sıkıntımız. Hayıflandığımız bir şey yok, geçip giden güzel günleri iç çekerek anımsadığımız da yok. Galiba güzel günler diye bir şey bile yok. Kaldırımların bir halt bildiği yok, hiçbir devirde muhteşem falan olamadık. Olmayan şeyleri anlatıp, olmayan eski kendimizle gururlanıp tanıdık masallarla soslayarak boktan hayatlarımızı, kendimizi ve başkalarını kandırmak konusunda çok marifetliyiz sadece hepsi bu.."
696 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.