Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçeği anlamak için bölünmemek, ayrışmamak gerekir; bölünmemek içinse sevmek ve kabul etmediğin bir şeyle uzlaşmak gerekir. Gerçek, kendini sevgiye açar...
Sevmek yanmaktır,aşk ise kül olmaktır. Sevdiğini daha yüce bir sevgi için kendini feda etmek gerekir bazen.
Reklam
İnançlı olmak Cesur olmayı, tehlikeye atılabilmeyi, acı ve düş kırıklığına hazırlıklı olmayı gerektirir. Emniyet ve güvenliği yaşamın birinci koşulu sayanlar inançlı olamaz. Kendini koruma sistemleri içine hapseden, mal mülk edinmenin emniyet olduğunu sanan kişi kendini bir tutukluğa dönüştürür. Sevilmek ya da sevmek, çok önemli bazı değerleri düşünmek ve bu değerler için her şeye son verecek adımı atmak için cesaret gerekir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Birçok ana-baba, çocuklarını ne denli sevdiklerini sık sık dile getirirler. Ancak, çocuğun sevgi ihtiyacı sözcüklerle karşı­lanmaz. Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalış­mayı da içerir. Çocuk kendini tek başına yönetebilme yeteneğine sahip değildir. Neyi yapabileceği ya da yapamayacağı konusunda eğitilmesi gerekir. Bu eğitim çocuğa, içinde bulunduğu gelişim dönemine uygun bazı haklar tanımak ve çocuk kendisine konulan sınırı aştığında onu geçici olarak bu haklardan yoksun bırakmak yoluyla gerçekleştirilir. Haklardan yoksun bırakılma çocuk için ana-babanın sevgisini yitirme anlamına gelir. Çocuğun sınırlı dünyasının tek dayanağı ve anlamı, ana-babasının sevgisidir. Bu sevgiyi yitirmemek için gösterdiği çaba sayesinde giderek kendi kendisini yönetmeyi öğrenir. Ama çocu­ğa verilen bir şey yoksa, yitirecek şeyi de yoktur. Kimi çocuk, verilmeyen sevgiyi günün birinde alabileceği umudunu yine de sürdürür, tüm gücüyle kendisini ana-babasına kabul ettirebilmek için çabalar ve kişiliğini geliştiremez. Kiminin ise hiç umudu yoktur. Ana-babanın beklentilerine ve değerlerine karşıt düşen davranışlara başvurarak onları protesto eder ve hiç olmazsa bu yoldan onların ilgisini çekmeye çalışır. Suçu ceza, cezayı da af izler. Çocuk için af, ana-babanın sevgisini yeniden kazanmaktır. Çocuğa verilen ceza sona erdi­ğinde ana-babanın çocuğu yine eskisi gibi sevdiklerini göstermeleri gerekir. Bunu yapamayan ya da çocuğa sürekli olarak eski hatalarını hatırlatan ana-babalar, kendi sevgisizliklerini haklı gösterecek gerekçeler arayan kişilerdir.
Birçok ana-baba, çocuklarını ne denli sevdiklerini sık sık dile getirirler. Ancak, çocuğun sevgi ihtiyacı sözcüklerle karşı­lanmaz. Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalış­mayı da içerir. Çocuk kendini tek başına yönetebilme yeteneği­ne sahip değildir. Neyi yapabileceği ya da yapamayacağı konu­sunda eğitilmesi gerekir. Bu eğitim çocuğa, içinde bulunduğu gelişim dönemine uygun bazı haklar tanımak ve çocuk kendisi­ ne konulan sınırı aştığında onu geçici olarak bu haklardan yok­sun bırakmak yoluyla gerçekleştirilir. Haklardan yoksun bıra­kılma çocuk için ana-babanın sevgisini yitirme anlamına gelir. Çocuğun sınırlı dünyasının tek dayanağı ve anlamı, ana-baba­sının sevgisidir. Bu sevgiyi yitirmemek için gösterdiği çaba sa­yesinde giderek kendi kendisini yönetmeyi öğrenir. Ama çocu­ğa verilen bir şey yoksa, yitirecek şeyi de yoktur. Kimi çocuk, verilmeyen sevgiyi günün birinde alabileceği umudunu yine de sürdürür, tüm gücüyle kendisini ana-babasına kabul ettirebil­mek için çabalar ve kişiliğini geliştiremez. Kiminin ise hiç umudu yoktur. Ana-babanın beklentilerine ve değerlerine karşıt düşen davranışlara başvurarak onları protesto eder ve hiç ol­mazsa bu yoldan onların ilgisini çekmeye çalışır.
Gercek bir masonun birinci gorevi kendi kendini mukemmellestirmeye calismaktir. Yasamimizdaki zorluklari sirtimizdan atmakla bu amaca daha kolay ulasabilecegimizi saniriz cogunlukla; oysa sayin bayim, tam tersine, su uc buyuk amaca ancak yasamin dertleri ortasinda savasim vererek ulasabiliriz: 1) kendini bilmek; cunku insan kendini ancak baskalariyla karsilastirarak taniyabilir 2) mukemmellik yolunda ilerleme ki bu da ancak buyuk cabalarla gerceklestirilebilir 3) en buyuk erdem olan, olumu sevmek. Olum sevgisinin ya da baska deyimle yeni bir yasam icinde yeniden var olma ozleminin ruhumuzda guc kazanmasi icin yasamin ne kadar bos oldugunu gormemiz gerekir; bunu bize en iyi gosterecek sey de yasamda var olan kotuluklerin ta kendisidir.
Reklam
Sevmek için, nefret etmek için, insanın kendini vermesi gerekir. Varlıklarının ortasına sağlamca yerleşmiş olan, sonra günün birinde kendini aşka, kine veren, kendisiyle birlikte toprağını, evimi ve anılarını da veren insana ne mutlu!
Sayfa 45 - KUZEYKitabı okudu
Kalabalıkların millî hisleri Türkiye toplumunu oluşturan başka etnik ve dinî unsurlara karşı öfkeye, önyargıya, tarafgirliğe dönüş(türül)üyorsa, orada zehirli bir milliyetçilikten söz edebiliriz. Kalabalıklar, ‘kolektif bir illüzyon’ etrafında kolayca baştan çıkarılabilir. İnsanların milli hislerinin bir öfke ve nefret nesnesi yaratmakta asla kullanılamaması gerekir. Milliyetçilik, başka/öteki/bizden farklı insanların insanlıktan tenzil-i rütbeye uğratılması üzerinden prim yapamamalıdır. Böylesi bir gayret, bu topraklara ihanet anlamına gelecektir. Üzerinde yaşadığımız topraklar, çatışmanın değil ahengin, bölmenin değil birleştirmenin, nefretin değil sevginin, kibrin değil tevazuun köklü geleneğine sahiptir. Bu topraklarda kendini sevmek; aynı coğrafyayı paylaştığımız farklı din ve kökenlerden insanları da sevmek, ortak hikâyelerle ağlayıp gülmek, ‘öteki’yle tamamlanmak demektir.
Sevmek yanmaktır, aşk ise kül olmaktır... Sevdiğini daha yüce bir sevgi için kendini feda etmek gerekir bazen!
Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
Reklam
"]Kendini sevebilmek için sevilmek gerekir. Sevginin reddi -sevilmeye layık nesne statüsünün reddi- kendinden nefreti doğurur. Kendini sevmek başkalarının bize sunduğu sevgiden yola çıkarak oluşur. İkame edici şeyler kullanılsa bile, bunlar bu aşkın hileli dahi olsa kopyaları olmalıdır. Kendimizi sevmeye başlayabilmemiz için öncelikle başkaları bizi sevmelidir."
Sayfa 115Kitabı okudu
Seni seviyordum, diye düşündü Antal, seni hiç eleştirmeden, bir daha asla sevemeyecek, sevmek istemeyecek kadar sevdim. Ben sana aittim ama sen benim değildin; kollarımın arasındayken bile benden uzaksın. Bazı geceler seni sarsarak uyandırıp parolayı zorla ağzından almak, sana kavuşmak için nereye gitmem gerektiğini nihayet söyletmek gelirdi içimden. Senin bir bencilden başka bir şey olmadığını, kendini ancak işini aksatmayacak ölçüde verdiğini anladığımda umutsuzluğumun olanca gücüyle hıçkıra hıçkıra ağladım. Ama sen hıçkırıklarımı duymadın; duymuş olsaydın bile bunun bir düş olduğunu sanırdın, zira beni sayar ve severdin ve sana göre bir erkeğin ağlamaması gerekir.
Sayfa 220Kitabı okudu
"Sevmek yanmaktır, aşk ise kül olmaktır" diye devam etti lafına. "Sevdiğini daha yüce bir sevgi için kendini feda etmek gerekir bazen."
İnançlı olmak cesur olmayı, tehlikeye atılabilmeyi, acı ve düş kırıklığına hazır olmayı gerektirir. Emniyet ve güvenliği yaşamının birinci koşulu sayanlar inançlı olamaz. Kendini koruma sistemleri içine hapseden, mal mülk edinmenin emniyet olduğunu sanan kişi kendisini bir tutukluya dönüştürür. Sevilmek ya da sevmek, çok önemli bazı değerleri düşünmek ve bu değerler için her şeye son verecek adımı atmak için cesaret gerekir.
Sayfa 144Kitabı okudu
516 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.