Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer bütün bunlar gerçekten de kasıtlı olarak yapılmışsa, budalalıktan değilse, eğer senin gerçekten belli ve kesin bir hedefin varsa, ne diye şu vakte kadar kesenin içine bakmadın bile, neden öğrenmedin eline ne geçtiğini, bütün bu eziyeti niye çektiğini, nasıl alçakça, iğrenç, seviyesiz bir işe bile bile kalkıştığını? Sonuçta suya atmak istiyordun keseyi de, diğer, yine hiç bakmadığın eşyalarla birlikte... Ne demek bu?
Sayfa 142 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
İstanbul Sokaklarında İspanyolca Öğrenmek: Salerno'da Bir Bursalı Sipahinin Sıradışı Hikâyesi modern istihbarat teşkilatlarının kurulmasından yüzyıllar önce, serhaddin öte yanında casusluk yapmak için gerekli bilgi ve becerileri sağlayabilecek eğitim kurumları yoktu. Ancak, gene de Osmanlı casusları arasında Batı Akdeniz'le herhangi bir
Reklam
Kitleye güvensizlik duygusu, bütün tarihi dünya dinlerinin, deyim yerindeyse kanında vardır. istedikleri şey itaatkar bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek adettendir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Görünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tekrarla yer değiştirmişti
Sayfa 26 - Ayrıntı Yayınları, 2006, Çev: Gülşat AygenKitabı okudu
Kitleye güvensizlik duygusu, bütün tarihi dünya dinlerinin, deyim yerindeyse kanında vardır. Bağlayıcı gelenekleri, onlara kendilerinin ne denli ani ve beklenmedik bir biçimde büyüdüklerini öğretir. Kendi kitlesel din değiştirme öyküleri onlara mucizevi gelir; gerçekten öyle­dir de. Kiliselerin çekindiği ve zulmettiği sapkın hareketlerde aynı tür­ den bir mucize kendilerine karşı döner, vücutlarında bu şekilde açılan yaralar acı verir ve unutulamaz. Gerek ilk günlerindeki hızlı büyüme­leri gerekse hiç de daha yavaş olmayan gerilemeleri kitleye duydukla­rı kuşkuyu canlı tutar. Buna rağmen istedikleri şey itaatkâr bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek âdetten­dir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Gö­rünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tek­rarla yer değiştirmiştir.
Kriz döneminde (gerçek de olabilir sadece öyle algılanmış da) birine haksız bir suçlama yöneltilir; böylece kişi artan düşmanlığın hedefi ve odağı haline gelir. Günah keçisi bulmanın amacı, hedefin kesin biçimde uzaklaştırılmasıdır.
Rene GirardKitabı okudu
Şimdi, benim görüşüm şöyle: Yılmadan devam etmek, devam etmek, gerekli olan bu. Bu kez de soracaksın: Kesin hedefin ne? Hedefim gittikçe kesinleşecek, ağır ağır ama emin bir biçimde ortaya çıkacak - tıpkı kaba eskizin azar azar, üstünde ciddiyetle çalışılarak, başlangıçta belli belirsiz olan fikrin üstünde uzun uzadıya düşünülerek, uçup gidecek esinin yakalanarak, resme dönüştürülmesi gibi, sonsuzluğa dek aynı kalacak hale getirilmesi gibi…
Reklam
İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tat­min olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Gö­rünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tek­rarla yer değiştirmiştir.
37 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.