Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi, benim görüşüm şöyle: Yılmadan devam etmek, devam etmek, gerekli olan bu. Bu kez de soracaksın: Kesin hedefin ne? Hedefim gittikçe kesinleşecek, ağır ağır ama emin bir biçimde ortaya çıkacak - tıpkı kaba eskizin azar azar, üstünde ciddiyetle çalışılarak, başlangıçta belli belirsiz olan fikrin üstünde uzun uzadıya düşünülerek, uçup gidecek esinin yakalanarak, resme dönüştürülmesi gibi, sonsuzluğa dek aynı kalacak hale getirilmesi gibi…
Kitleye güvensizlik duygusu, bütün tarihi dünya dinlerinin, deyim yerindeyse kanında vardır. Bağlayıcı gelenekleri, onlara kendilerinin ne denli ani ve beklenmedik bir biçimde büyüdüklerini öğretir. Kendi kitlesel din değiştirme öyküleri onlara mucizevi gelir; gerçekten öyle­dir de. Kiliselerin çekindiği ve zulmettiği sapkın hareketlerde aynı tür­ den bir mucize kendilerine karşı döner, vücutlarında bu şekilde açılan yaralar acı verir ve unutulamaz. Gerek ilk günlerindeki hızlı büyüme­leri gerekse hiç de daha yavaş olmayan gerilemeleri kitleye duydukla­rı kuşkuyu canlı tutar. Buna rağmen istedikleri şey itaatkâr bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek âdetten­dir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Gö­rünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tek­rarla yer değiştirmiştir.
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Kriz döneminde (gerçek de olabilir sadece öyle algılanmış da) birine haksız bir suçlama yöneltilir; böylece kişi artan düşmanlığın hedefi ve odağı haline gelir. Günah keçisi bulmanın amacı, hedefin kesin biçimde uzaklaştırılmasıdır.
Rene GirardKitabı okudu
Şimdi benim görüşüm şöyle: Yılmadan devam etmek, devam etmek. Gerekli olan bu. Bu kez de soracaksın, "kesin hedefin ne?" -Hedefim gittikçe kesinleşecek.Ağır, ağır ama kesin bir biçimde ortaya çıkacak.
Şimdi, benim görüşüm şöyle: Yılmadan devam etmek, devam etmek, gerekli olan bu. Bu kez de soracaksın: Kesin hedefin ne? Hedefim gittikçe kesinleşecek, ağır ağır ama emin bir biçimde ortaya çıkacak -tıpkı kaba es­kizin azar azar, üstünde ciddiyetle çalışarak, başlangıçta belli belirsiz olan fikrin üstünde uzun uzadıya düşünülerek, uçan, kaçacak gibi olan esini ya­kalayarak, resme dönüştürülmesi gibi, sonsuzluğa dek aynı kalacak hale ge­tirilmesi gibi...
Reklam
İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tat­min olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Gö­rünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tek­rarla yer değiştirmiştir.
Eğer bütün bunlar gerçekten de kasıtlı olarak yapılmışsa, budalalıktan değilse, eğer senin gerçekten belli ve kesin bir hedefin varsa, ne diye şu vakte kadar kesenin içine bakmadın bile, neden öğrenmedin eline ne geçtiğini, bütün bu eziyeti niye çektiğini, nasıl alçakça, iğrenç, seviyesiz bir işe bile bile kalkıştığını? Sonuçta suya atmak istiyordun keseyi de, diğer, yine hiç bakmadığın eşyalarla birlikte... Ne demek bu?
Sayfa 142 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Kimi kez kuru ekmeğimi kendim kazandım, kimi kez de bir dost, yüreğinin iyiliğinden, bir dilim ekmeği bana verdi, burası doğru. Elimden nasıl geliyorsa öyle yaşadım, iyi kötü, gelişigüzel; birçok kişinin güvenini yitirdim, doğru; parasal durumum acınacak gibi, doğru; geleceğim çok karanlık görünüyor, doğru; işlerimi daha iyi yürütebilirdim, doğru; sırf ekmek parası kazanacağım diye çok vakit kaybettim, doğru; çalışmalarım, incelemelerim de kötü, hatta umutsuz durumda şu sıra, doğru; gereksinimlerim sahip ol­duklarımı çok aşıyor, evet. Ama, buna yokuş aşağı inmek mi denir, hiçbir şey yapmamak mı denir? Belki de diyeceksin ki: Neden herkesin senden istediğini yapmadın, neden üniversiteye devam etmedin? Buna vereceğim tek yanıt şu: Masraflar çok ağırdı, üstelik, o dediğin gelecek, şimdi izlediğim yoldakinden daha iyi değildi. Şimdi tutturduğum yolu sonuna dek sürdürmek zorundayım; okumazsam, kendi bildiğim gibi çalışmazsam, hiçbir şey yapmazsam, aramaktan vazgeçersem, işte o zaman yok olurum. En acı yazgı olur benimki. Şimdi, benim görüşüm şöyle: Yılmadan devam etmek, devam etmek, gerekli olan bu. Bu kez de soracaksın: Kesin hedefin ne? Hedefim gittikçe kesinleşecek, ağır ağır ama emin bir biçimde ortaya çıkacak -tıpkı kaba es￾kizin azar azar, üstünde ciddiyetle çalışarak, başlangıçta belli belirsiz olan fikrin üstünde uzun uzadıya düşünülerek, uçan, kaçacak gibi olan esini yakalayarak, resme dönüştürülmesi gibi, sonsuzluğa dek aynı kalacak hale getirilmesi gibi...
İnsanın iki dünyası için en mühim hedefleri (a'zâm-ı makasıd) nedir? Nice akıllı insanlar bu sorunun peşinde ömür tüketmişler, hayat merdiveninin son basamağına geldiklerinde ise merdiveni yanlış duvara dayadıklarını görmüşlerdir. İlk nazil olan surelerden olan Fatiha himmetimizi teksif edeceğimiz hedefin ne olduğunu bize açık ve kesin bir dille anlatır. İnsanın en mühim hedefi ne olmalıdır? Azam-ı makasıd odur. "Ya Rabbi! Bizi iki cihanda da en doğru yola hidayet et." Elmalılı diyor ki: "İbadullahın en büyük hedefi Allah Teâlâ'ya hamdü senâ hakikatinde toplanmıştır."
Sayfa 135
Reklam
Sonya ona hızlı bir göz attı. Mutsuz bir insana karşı duyduğu o heyecanlı ilk acıma duygusundan sonra, yeniden korkunç cinayet düşüncesiyle sarsıldı. Raskolnikov’un konuşma tonundaki değişme, ona bir anda cinayeti ve katili hatırlatmıştı. Şaşkınlıkla bakıyordu ona. Bu iş niçin olmuştu, nasıl olmuştu, daha hiçbir şey bilmiyordu. Bu sorular şu anda
Sayfa 514 - 526Kitabı okudu
Buna rağmen istedikleri şey itaatkâr bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek âdettendir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur.
- ..istedikleri şey itaatkar bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek adettendir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur…
Okul kitaplarında devletimizin ne zaman kurulduğuna dair bir işaret yoktur.Bazıları Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı 26 Ağustos 1071 tarihini devletimizin başlangıcı sayıyorlar. Bu düşünce tamamıyla yanlıştır. Çünkü Malazgirt Savaşı çoktan kurulmuş kuvvetli bir devletin diğer bir kuvvetli devleti yenmesinden başka bir şey değildir. Dandânakan Savaşı
"Son yıllarda İstanbul laleler ile donatıldığında herkes aynı cümleyi kuruyor: 'Hollanda'ya laleler İstanbul'dan gitti!' Başka? Başka cümle yok, bu kadar! Ne kadar övünsek az! Arkadaş! Yüzölçümleri; Hollanda 41.543 bin kilometrekare, Türkiye 783.562 bin kilometrekare. Hollanda'nın tarım ihracatı 93 milyar dolar,
Sayfa 363 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.