Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
692 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Beni Bırakma ile beraber tehlikeli, gizemli, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da düşünceli, korumacı ve romantik erkekler dörtlemesinin son kitabı da bitmiş oldu böylece. Kitap Elazığ’ın karlı havasında Gamze’nin Akın’a çarpmasıyla başlıyor ama aynı çarpıcılık 700 sayfa boyunca devam ediyor. Bir çeşit modern peri masalı... Ve öyle güzel bir
Beni Bırakma
Beni BırakmaFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015921 okunma
611 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yemin tüm bitirmeme çabalarıma rağmen, kendime günlük okuma limiti koymama rağmen yine de bitti… Bitti ama ağzımda harika bir tat, yüzümde bir gülümseme bırakarak bitti. Karahan Afrika’da yaşadığı olaylar sebebiyle granitten bir kalbe, gülmeyi bilmeyen bir yüze sahip esmer, uzun boylu, kara kaş kara göz bir FMArsal yakışıklısı… Tuğçe zengin bir
Yemin
YeminFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2017941 okunma
Reklam
621 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Zor Kadın ürkasında büyük bir boşluk, damağımda nefis bir tat bırakarak bitti. Daha önce haftada iki gün paylaşımlarla okuduğum, sonrasında pdf’ini kaç defa okuduğumu unuttuğum bir kitabın bitmesine de bu kadar üzüleceğimi doğrusu hiç tahmin etmezdim. Aşka değer vermeyen bir adamın; kalbinin aşk ateşiyle sarıldığını bir türlü kabul etmediği, eski
Zor Kadın
Zor KadınFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015904 okunma
448 syf.
6/10 puan verdi
Bu kitabın yorumuna nereden başlayım bilemiyorum yayınevinin berbat çevirisi ve editörünün kitabı kontrol etmeden baskıya gönderip bizim sırf imla hataları, yazım hataları, eksik kalan bağlaçlar vs. yoksun kalmamıza neden olmasından mı? Yoksa yazarın absürd bir İskoç karakteri oluşturmasından mı, emin değilim. Yayınevi kitabı öyle iç içe geçirmiş ki hangi paragrafta kim konuşuyor birbirine karışmış. Hoş olmamış. Hele "Aye" kelimesini çevirmeden direk koymaları saçmalığın önce gideniydi, öyle çevrilmeden konsaydı Diana Gabaldon'un Yabancı serisinin kitapları bu kelimeden geçilmezdi... Gelelim karakterlere. Herkes Waryk'i sevmiş olabilir ama kitabın sonlarına doğru karısını öyle bir duruma sokuyor ki çıldırdım. İnanamadım. Dedim bir İskoç adam bunu sevdiği kadına yapmaz. O nedenle de bu karakterin zaten İskoç olmadığına bir kez daha emin oldum, herif o kadar geniş ki evlenmeden önce yattığı kadınla karısının olduğu bir yerde gayet yakın ve daha sonra bir olay nedeniyle o kadını bir de karısının yaşadığı eve yolluyor! Kafa göz dalmak istedim. Kitabın neredeyse ilk 200 sayfası Mellyora'nın kaçmaya çalışmalarına şahit olduk. Valla adamın bu yaptığını okuduktan sonra Mellyora'nın kaçmaları o kadar da saçma gözükmedi gözüme. Bu yazar bir de ödüllü ve çok tutulan biri ve bu kitapla tanışmamız yazar için de pek olumlu olmadı. Neyse tarihi, entrikası bol bir kitap. Graham Serisi : 1. Come the Morning (1999) - Kader Ağları 2. Conquer the Night (2000) 3. Seize the Dawn (2001) 4. Knight Triumphant (2002) 5. The Lion in Glory (2003) 6. When We Touch (2004) 7. The Queen's Lady (2007)
Kader Ağları
Kader AğlarıShannon Drake · Olimpos Yayınları · 201479 okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
Amanınnn, noldu şimdi bu kitapta? :O Sanıyor musunuz ki bu kitapta aradığınız cevaplara ulaşıyorsunuz hahaha çok beklersiniz.. O kadar dedim, her ne olursa olsun, kim isterse istesin şu Thomas'a ihanet etmeyin dedim ama nerdee. Ama Brenda'nın hayatımıza girmesine sevindim. Böyle bir distopyada aşk üçgeni olmaz diye düşünürken yazarın bunu yaratması hmm fena olmadı. O kadar çılgınlığın arasında belkide Thomas'ın akıl sağlığını koruması için iyi bir şeydir diye düşünürken sonundan nefret ettim. Teresa ile olduğu gibi Brenda ile de en son kısımda zihinden konuşması nasıl yani dedirtti? Thomas'a gerçekten de üzülüyorum. Bela kitabındaki Nathandan sonra bir de Thomas'ı okuyunca içimin çöktüğünü hissediyorum. Yazık be bunlar çocuk sadece diye bağırmak istiyorum. Ne deneylermiş bir bitmedi. Yazarın yarattığı dünya olağanüstü ama bana birazda sorularıma cevap lazım arkadaşım!. Şimdii sevgili yayınevi hemennnn üçüncü kitabı bize ver ;)
Labirent: Alev Deneyleri
Labirent: Alev DeneyleriJames Dashner · Pegasus Yayınları · 20147,8bin okunma
452 syf.
2/10 puan verdi
Kesinlikle puanlarını hak eden bir roman değildi. Sürekli bir şeylerin bekleyişi ile okudum romanı ve her bir bölüm bittiğinde de hüsranla doldum. Evet 1890'ların İnglitere ve Amerikasından alınan kesit oldukça detayıyla ele alınmıştı. Yaşam tarzı, ilişkilerin işleyişi, sosyal ve ekonomik yapı. Özellikle konut dekorasyonu ve moda konusunda detaylar zirvedeydi. Ama karakterler bazında ben derin bir boşluk hissettim. Kim kimi ne boyutta seviyor, kim aslında ne denli güçlü ya da ne denli yıkılmış ya da ne denli bayağı hep biraz daha davranışsal, sözel tasvirlerle pekiştirilmesine ihtiyaç duydum.Karakterleri gözümün önünde canlandırma konusunda da verilen doneler yetersizdi. Bir bakıyorsunuz kızın saçları şöyle muhteşem endamı böyle muhteşem bir bakıyorsunuz kız güneş nedeni ile yüzünü buruşturduğunda korkunç bir görünüme bürünüyor! Olayın özünde tabi ki Amerikalı bir genç kızın İngiltere'de düşes olma yolculuğu vardı ama bu süreci gerçek kılan ise kızın aşkıydı. Ne yazık ki büyük mücadelelerle ilerleyen bu aşk hikayesi de okuyucuyu doyurucu değildi.Dediğim gibi düşes romanı benim için hüsranla dolu bir romandı.
Düşes
DüşesDaisy Goodwin · Ephesus Yayınları · 201149 okunma
Reklam
Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş. Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş: Yürüyorum, durmak, yorulmak bilmeden yürüyorum, hırsla yürüyorum, genellikle gevşek olan bacaklarım bugün gergin. Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka bir şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıfın kayıtsızlığını eziyorum. ... Belirli bir cinayet işlediği gerekçesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazın polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığını bile unutabilmelerinin eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza mahkemeleri usulünü eziyorum. ... Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yönetim sorumluluklarını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkûmların yüzde seksenini yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, iskorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleriyle imzalanan resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyorum, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Semavi kitapların emri: “Öldürmeyeceksin”. Hıristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır. Goethe: “Ya örs olacaksın, ya çekiç” diyor. Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.” Kim haklı?
Topla denklerini ürkmeden Külü dök ateşi yüklen Sen,sen ol apansız gelen/gece bitmeden Gelmezsen söz kirlenir... Kime aitse kucağın Açık tut ve diri Tutmazsan insanlığın kirlenir... Bak sevda bu,tut sözlerimi Hem kim var ki böyle sevecek seni? Öpmezsem dudaklarım, Yazmazsam şiir, Sevişmesem kadınlığın kirlenir...
Sayfa 55 - Feride Şiirinden
Bilmem yalnızlık efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık efendi uzunca boylu, titiz, temiz, ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü,
Reklam
"Tutkular düşüncelerin ilk aşamasından başka bir şey değildir: onlar genç kalbin malıdır ve kim bütün ömrünce onlarla heyecanlanacağını sanıyorsa budaladır; bir çok sakin nehir, gürültülü şelalelerle başlar, oysa bunlardan hiç biri zıplayıp köpürerek denize kadar akmaz. Ama bu sessizlik çoğunlukla, büyük, ama gizli bir gücün işaretidir; duyguların ve fikirlerin dolgunluğu, derinliği, çılgın eğilimlere engel olur; ruh ıstırap ve sevgi duyarken kendinden kesin bir hesap sorar ve bunun böyle olması gerektiğine inanır. O bilir ki fırtına olmazsa güneşin sürekli ısısı kendisini kurutur; kendi hayatının içine işler; kendi kendini sevgili bir evlat gibi okşar ve cezalandırır. Bir insan ancak kendi kendini tanımanın bu yüksek haline erişince Tanrı'nın adaletini ölçüp biçebilir."
Sayfa 151Kitabı okudu
Sol Yanım Acıyor Anne Merhaba anne, yine ben geldim Merak etme okuldan çıktım da geldim. Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama, Ali “okula gitmezsem annem çok kızar merak eder” demişti de onun için söylüyorum. Geçen hafta öğretmen sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte Öğretti sağımı solumu. Ben biliyorum artık anne,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.