Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
gecenin dehşeti
Travmatik kabuslar bu iki dünyanın en kötü iki yanını birleştirir: REM evresinin öyküleriyle en ince ayrıntısına kadar hatırlanmasını ve REM dışı evrenin ajitasyon ve huzursuzluğunu. Devamında bir kısırdöngü başlar. Uyku eksikliği gün içinde sorunlara yol açar: bitkinliğe, kaygılara, karamsarlığa, strese - aslında uykuyu bozabiten ve böylelikle kabus görme ihtimalini tekrar artıran bütün faktörlere.
Sayfa 203Kitabı okudu
Makineleşme, zevklerin çürümesine, zevklerin çürümesiyse makine ürünlerine yönelik talebe, dolayısıyla daha fazla makineleşmeye yol açar ve böylece bir kısırdöngü meydana gelmiş olur.
Reklam
Makineleşme zevklerin yozlaşmasına, zevklerin yozlaşması ise makine ürünlerine yönelik talebe, bu nedenle de daha fazla makineleşmeye yol açar ve böylece bir kısırdöngü ortaya çıkmış olur.
Sayfa 219 - Venedik Yayınları
... Beklemek insanı beklediğine benzetiyor. Biraz daha beklemek yalnız bırakıyor. Yalnızlık da sonunda gene kendine benzemesini sağlıyor. Bu besbelli bir kısırdöngü fakat gene de insan başa döndüğünde, artık kendi başladığı yere varamıyor. Her dönüşte biraz daha eksiliyor, ömür de ocakta kaynayan su misali buharlaşıp azalıyor.
Sayfa 272Kitabı okudu
184 syf.
·
Puan vermedi
İnsan Olmak, Engin Geçtan (psikiyatr, doktor, yazar, akademisyen) ve onun bilgileriyle tanıştığım ilk kitap. Kendisi ne yazık ki 2018’de aramızdan ayrılmış. Gelelim bu kitaba. İnsan, var olduğu günden beri dünyayı ve evreni anlamaya çalışmış. Kitabın başından sonuna kadar insanın anlam çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur, bunu anlıyoruz. Bu kısırdöngü içinde kendimiz için ürettiğimiz kargaşaların aslında dış dünyadan daha tehlikeli olduğunu söylüyor. Kitap; bireyden topluma, ana-baba ve çocuk ilişkisinden tutun korku, yalnızlık, öfke, düşmanlık, kaygı, değersizlik duygusu, sorumluluktan kaçış tüm bunları ele alan bütün bu anlamsızlıkların içindeki yüzleşmeleri anlatıyor. Hayatımızın sonuna kadar insan olabileceğimizi düşünmüyorum ama en azından insan olmaya çalışıyorsak belki de bu tüm anlamsızlığın içindeki bir gerçekliktir.
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,3bin okunma
Bir’in (ne olursa olsun) gerçekliğini kesinlersek, tüm birliği kesinleyen, ama bu kesinlemesiyle hem kendi ayrılığını, hem de çözümlemek savında olduğu çeşitliliği kanıtlayan bir aklın gülünç çelişkisine düşmüş oluruz. Bu ikinci kısırdöngü, umutlarımızı boğmaya yeter.
Reklam
Kısırdöngü artık bizim yaşamımız. Savrulacağız. Nereye gidersek gidelim burada olduğumuz gibi azınlık kalacağız. Çaresizlik nefesimizi kessede sessizce kaderimizi kabulleneceğiz. Budur azınlıkta kalmak, itildiğin bataklıkta çırpınarak ömrü tüketmek.
Steril bir yaşam sürme çabam artık suçluluk duygusu kaldıramayacağımdan. En küçük suçluluk duygusu beni allak bullak etmeye yetiyor ve iptal oluyorum... Seçimlerimi bu nedenle suçluluk duymayacağım davranış biçimlerinden yapıyorum yıllardır. Fakat bu son derecede kısıtlı, son derecede kalitesi düşük bir yaşama mahkum ediyor beni Sosyal bir varlık olduğum gerçeğini elimin tersiyle itiyorum hep. Yeni biriyle tanışmak, tanımadığım bir çevreye girmek vb... durumlarda mutlak surette hastalanıyorum. Paranoyam bırakmıyor yakamı. Zorunluluk nedeniyle bu tür ilişkiler yaşadığımda, hele ilişkiyi az çok sürdürmek zorunda kaldıysam bir cehennemde yaşıyorum. Sosyal çevremi çok sınırlı tutuyorum bu korkuyla ve bu defa iyice katlanılmaz bir yaşam... Aynı yüzler, aynı sesler, aynı davranış kalıpları, giderek bu kısıtlı çevredeki insanlara benzemek. Kısırlaşmak yani... Bu kısırdöngü, boynumda bir ip varmış duygusu uyandırıyor. Hafif bir rüzgarla sallanıyor bedenim bir o yana, bir bu yana... Bu, ölüm demek... Bu, nefes alamadığın durum sonsuza kadar sürecek demek... Asosyal bir insan kendini gittikçe derine çekmekte olan bir bataklıkta, hiçbir şey yapamadan son nefesini vermeyi beklemektedir. Yalnızca gözleri ve beyni çalışmakta bu insanın. Az kaldı... Bir süre sonra çamur bütünüyle yutacak onu ve kendi elleriyle kendini içine hapsettiği o kısıtlı yaşam da yok olacak...
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Nesnelere Ne Kadar Esiriz?
"Nesneler olarak başka çaremiz kalmamıştı. İnsanlar bir daha asla nesnelerin yerine konmayacak." Jose Saramago klasiğinde bir kitap olmuş. Tarzı çok farklı; özellikle iğneleme konusunda epey usta gerçekten. Bunu da isim vermeden öyle güzel, öyle enfes dokundurmalarla yapıyor ki... Yani hayran kalmamak elde değil. Saramago tarzı herkese hitap etmeyebilir. İroni ve mantık ile harmanlanmış, kuvvetli betimlemeleri ve alametifarikası olan bir kalemi var çünkü. Sıkıcı gelebilir bazı kişilere o yüzden. Diktatörlük baskısının hüküm sürdüğü bir dönemde bu eseri kaleme almış olduğu için siyasi kokuyor biraz, bunu anlıyorsunuz. İçten içe bir isyan seziliyor. Kitap 6 farklı hikayeden oluşuyor: "Sandalye", "Ambargo", "Kısırdöngü", "Nesneler", "Sentor" ve "Kısas". Bu 6 hikayeden Sandalye, Ambargo, Kısırdöngü ve Nesneler kısımlarına bayıldım. Çok yaratıcı ve etkileyici olmuş; özellikle Sandalye, Ambargo ve Nesneler. "Sandalye" bölümünde bir diktatörün nasıl tepetaklak olduğuna harika değinmiş yazar mesela. Veya "Nesneler" bölümünde her vatandaşın avucunun içinde tüketici kademesini simgeleyen (A,B,C,D,E,F...) dövmeler olması. A' ya ne kadar yakın olursa kademeniz o kadar itibarlı sayılıyorsunuz... Gerçekten ilgimi çok çekmiş, beni düşündürmüştü...
Ölümlü Nesneler
Ölümlü NesnelerJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20151,822 okunma
"(...)Çapkınlık, toplumun önemli bir kesiminin gözünde bir erkeğin erkekliğini kanıtlayan bir davranış biçimidir. Böyle bir önyargıyla yaklaşıldığında, bu olgunun gerisinde kişinin erkeklik kimliğine ilişkin bir kaygı yaşamakta olduğu gerçeği de kolayca gözden kaçabilir. Çeşitli biçimlerde yaşanabilen bu kaygı, kökenini çocukluk yıllarından
Sayfa 136 - RemziKitabı okudu
1.000 öğeden 891 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.