Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birey toplumdan korktuğu için kendisini yalnızlığa sürükler ve aynı yalnızlıktan korkar. Yalnızlık korkuyu, korku yalnızlığı doğurur. Kısırdöngü.
Sayfa 79 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Dalgınlığımın sebebi zekamın kıt olması değil, hiçbir şeye önem verme­memdi. Muazzam bir kısırdöngü söz konusuydu: çünkü aslında her şeye önem veriyordum, her şeyi gözümde dağ gibi büyütüyordum, en büyük derdim de buydu zaten ...
Reklam
"bazen, KISIRDÖNGÜ öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ÖMRÜN bile YETMEZ. İnsan da, KÖR bir AT gibi koşturur üstünde. DÜZ gittiğini ZANNEDER..."
Yaşam diye bilinen sendrom tedaviye olanak tanımayacak kadar dağınıktır. Tedavisi mümkün her tanıya karşılık kötüleşen bir başkası ortaya çıkar. İnsanların gereksinmeleri bir kısırdöngü yaratır. Eksikliğin niceliği asla değişmez.
Sayfa 138Kitabı okudu
Aslında her başlangıç aynı zamanda bir sondur ya da en azından beraberinde bir son getirir, ama yine de her şeyin bir başlangıca ihtiyacı vardır. Ayrıca başlangıçla son birbirinden ayrılamaz, ama bunun anlamı "ayrılmak istemezler" veyahut "ayrılmalarına imkan yoktur" da değildir. Bu ikisi, gönülsüz olsalar da bırakmazlar birbirlerini. Çünkü ayrılmaları, kainatın kökten değişimler karşısında oynak olan düzeninin altüst olması demektir.
Sayfa 55
...Sinirlendi. Uykusunu alamazsa bütün günü berbat olacaktı...
Sayfa 37
Reklam
Neresinden tutsan elinde kalırdı bazı şeyler.Öngörülebilen tüm seçenekler aynı sonucun farklı tezahürlerine dönüşür,içine sıkışılan kısırdöngü her yeni güne farklı bir uzvunu kaybettirirdi insana.Uzuvlar yeniden oluşur ama istek ve arzu aynı ritimle devam etmezdi yolcusunun yanında.İçte başlayan her durum kişinin geneline sirayet eder ve tüm çürümeler içten dışa doğru kendini belli ederdi.Korkunun biçim verdiği organik olmayan hayatlarda yapılan en büyük hatalar da yine korku müsebbibiyle gelişirdi.Yalnız kalmamak adına bağlılıklar bağımlılığa dönüşür,yalnızlık korkusuyla tutunulan bedenlerde sevgi,renklilerle yıkanmış beyaz bir çamaşır gibi koyulaşır ve korkunun rengine bürünürdü.Duyguları birbirinden ayırmak da imkânsız hale gelmişti.Menfaat,korku,sevgi,aşk ve birbirinin zıddı olan kavramlar,boşluğu benimsemiş ruhlarda hep aynı köşeye oturtulurdu.Kişi kendisine ayna olabilse,bu rutin tezatlıkta normali bulmaz ,anlatılanlarla yetinmez ,kargaşayı sindirmenin ve boşluğu kabullenmenin;tüketmekle eşdeğer olduğunu anlardı.Dış dünyada tüketilen her şey iç dünyayı da yiyip bitirirdi.Kişi kendisinin aynası olabilmeliydi ancak öğütülüp belli bir şekle girdikten sonra özgür olduğuna inandırılan hiç kimse kendi bilincine çarpmayı kabullenemezdi.
"Artık onuru korumak için büyük paraların gerektiğini, ama büyük paraların onuru yitirmeden kazanılamayacağını öğrenmiştim. Dönenip duran bu cehennemi kısırdöngü, beni de kendisiyle birlikte sürüklüyordu."
Yamo
soyutlama mekanizmasını kendilerini her türlü acıdan koruyacak bir kabuk gibi kullandıklarından, yaşama etkin bir biçimde katılamaz, duygusal olmamayı güçlülük olarak yorumlarlar. Böyle bir insanla beraberlik, arada görünmez bir perde varmışçasına yaşanır. Duygusal tepki vermediğinden herkes onu kendisine göre ve farkli biçimde algılar. Kimine göre soğuk ve kendini beğenmiş, kimine göre güçlü olabilirler. Kimi ise böyle bir insan kusursuz biri gibi algılandığından karşısında küçüklük duygularına kapılabilir. Gerçekten de bu insanlarda duygusal tepkiler öyle ölçülüdür ki, büründükleri zırhın gerisinde yaşanan korkuyu algılamak oldukça güçtür. Bu nedenle bazı güçsüz insanlar onları yüceltir ve gerçek kimliklerini tanıyamamış olduklarını fark etmezler. Ne var ki ister yüceltsinler, ister soğuk ve kendini beğenmiş kişiler olarak algılansınlar, genellikle insanlar kendilerini onlar tarafından kabul edilmemiş hisseder. Hatta bazı insanlar tarafından “devrilmesi gereken” biri olarak değerlendirildikleri için “açıkları” aranır ya da saldırıya uğramasına neden olabilir. Bunun sonucu oluşan kısırdöngü, bu kişilerin diğer insanlar tarafından anlaşılmama nedenlerinin kendilerinden kaynaklandığını görmelerini daha da güçleştirir.
Sayfa 70 - En azından iletişim kuruyorumKitabı okudu
Daha önce de belirtildiği gibi, olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur. O halde, olumsuz duyguların bilincinde olmayan bir insan için bu konuda bir çıkış yolu olabilir mi? Böyle bir soruya olumlu bir karşılık vermek, daha önce
Reklam
Bazı insanlar yaşam boyu karşılaştıkları düş kırıklıkları sonucu, beklentilerini bir sınır içinde tutma eğilimi geliştirirler. Gerçekleşmesini çok istedikleri bir olaya çok yakınlaştıklarında bile umutlarını frenler, zamansız bir kutlamaya girmekten çekinirler. Bu insanlar duygusal dünyalarının üstünü sanki bir kapakla örterler. Sorunlarından söz
İnsan kızgın olduğu için diğer insanlardan korkar, insanlardan korktuğu için de onlara kızar. Kızgın insan, "Nasıl olsa beni engelleyecekler ya da reddedecekler!" beklentisi içinde öyle davranışlarda bulunur ki, çoğu kez gerçekten de engellenir. Bu kez, "İstenmediğimi zaten biliyordum!" biçiminde yaşanan bu duygu, kızgınlıkları daha da pekiştirir ve böylece bir kısırdöngü oluşur. Düşmanca duygular taşıyan bir insan, bilinçli düzeyde insanlar tarafından kabul edilmeyi isterken, bilinçaltında bunun gerçekleşmemesini ister. İlk bakışta bu çelişki yadırganabilir. Ama düşmanca duygular taşıyan bir insan gerçekten kabul edildiğini fark ettiğinde, "İstenmediğimi zaten biliyordum! " senaryosu da geçerliğini yitireceğinden, düşmanca duygularıyla yüzleşmek zorunda kalır ve bu kez suçluluk duyguları yaşar. Bunu yaşamamak için de kabul edildiği durumları bozmaya ve kendi senaryosunu gerçekleştirmeye çalışır. Bu mekanizma bilinçdışında işlediğinden, ortaya çıkan durumları aslında kendisinin yarattığını fark edemez.
Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendini unutturur.
Sayfa 113Kitabı okudu
Bir Şeyi Sahiplendikçe Onunla Çatışma Oranı da Artar
Çok seversin, hani öyle böyle değil, bildiğin sırılsıklam... Sevince, çok sevince ortaya çıkar bu durum. Kaybetmek istemezsin, en lanetli rüyaları görürsün uğruna, dua edersin bir ömür beraber olmak için. Sevmek uğruna kendine hâkim olamazsın, zihnin ve duygularına hâkim olamazsın, daha çok sahiplenmek, daha çok bağlanmak, daha çok yakın olmak istersin. Sen istedikçe bir şeyler yolunda gitmez, ilişki rayından çıkar. Saçmalamaya başlarsın, hak iddia edersin, kıskanırsın. Sonra daha çok sahiplenmek istersin. Artık kısırdöngü halini alır bu olay, yaptıkça kötü olur, kötü olduğunu gördükçe yaparsın. Onu ortadan kaldırmak istersin, ama yapamazsın. Her şeyiyle seni hissetmediğini düşünmek seni daha kötü yapar. Yapsan da yapmasan da işin içinden çıkılmaz bir sonuç ortaya çıkar. Son anda kazandığın şey, sana boyun eğmiş bir sevgili ya da sana veda etmiş bir sevgili olur. Şair de söylemiş zamanında: Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın
1.346 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.