Julia ile başlayıp Sena ile devam eden bir hayat hikayesi..
Kitabımızda, Müslüman olmayan bir ailede ve Müslümanları sevmeyen bir ülke olan Polonya'da doğmuş Julia'nın hayat hikayesini ve İslam'la tanışma hikayesini okuyoruz. Ahir zaman malını imkanlarını bırakıp yollara düşen hicret eden birini şu zamanda olması ne kadar da mucizevi bir olay gibi geliyor. Gerçekte yaşanmış olması beni çok etkiledi. İçindeki boşlukları İslam'ın ışığıyla dolduran daha küçücük yaşında kendi anlamını bulan biri Julia. Bu yönüyle yaşam öyküsü büyüleyici bence. İslam'ın nuru ile düşmüş yollara. Okurken her satırda hissettim onun İslam'a ve öğrenmeye dair heyecanını. Cahit Zarifoğlu'nun Bir Değirmendir Bu Dünya kitabında geçen şu cümlesi kitap boyunca beynimin bir köşesinde çınladı: "Yeni Müslüman olanlarla tanışmanızı isterdim. Onlarla namaz kılın, oturun sohbet edin. Göreceksiniz sahabe kokusu var onlarda." Gerçekten de şükredeceğimiz ne çok şey var. Biz bu toprakların, içine doğduğumuz güzel dinimizin güzelliğinin kıymetini gerçekten bilebiliyor muyuz diye soruyor insan kendine her sayfasında.
İslam öyle güçlü ve güzel bir din ki, verdiği güven de bir o kadar sağlam daha 18 yaşında olan Julia kendisine rest çeken babasına "Benim Rabbim bana yeter" diyerek terk ediyor evini inancını özgürce yaşamak için. Ve yolunu Türkiye'de buluyor yaşadıkları hiç kolay şeyler değil hele de yaşını ve günümüz şartlarını düşünürsek. Dilerim ki yaşadıkları yanlıştan dönüp doğruyu bulan nice gençler olsun. Allah doğru yoldan ayırmasın. Özellikle çağımız gençlerin okumasını tavsiye ederim.
Benim Adım Sena
Julia Sena YAMANOĞLU
Kütüphane bir sığınak, birkaç saat boyunca hayal kurabilecekleri güvenli bir limandı; özellikle anneleri hastalanıp herşey tepetaklak gitmeye başladıktan sonra. Hala kitap kokusu aldığında kendini güvende hissediyordu.
Sayfa 296Kitabı okudu
Hikayemi Ben Seçtim
Merhaba bugün sizlere kadını, sizin gibi güçlü kadınları, hayata tebessümle bakan, zorluklar karşısında dimdik duran, dizi kanasa da acısını ruhuna gömüp haykırırcasına koşan kadınları; seni, beni, bizi anlatan bir eserle geldim.
Ben bugün tebessümü ile, kahkahaları ile yemyeşil umudu ile bizleri de yeşerten https://1000kitap.com/melisisiten 'in kitabı ile geldim.
Bu eserde konuşan bizleriz, anlatan bizler, ağlayan bizler, gülen bizler..
Bu eserde bu hayatın başrolü kimse o başrol!
Bu eserin başrolü bizleriz.
Biz hep birlikte Deniz,
Biz hep birlikte Esra,
Biz hep birlikte Reyhan,
Biz hep birlikte Sophie,
Biz hep birlikte Beste,
Biz hep birlikte Beril,
Biz hep birlikte Yeşim,
Biz hep birlikte Zeynep,
Biz hep birlikte Duru,
Biz hep birlikte Gülcan,
Biz hep birlikte Hilal,
Biz hep birlikte Mirvan,
Biz hep birlikte Toprak'ız.
Biz hep birlikte Kadınız.
Lütfen bu eserde yargılarınızı bir kenara koyun ve o kadınlar olun.
Acılarıyla, sevinçleriyle, mutluluklarıyla, hüsranlarıyla..
Sonsuz destekle...
Kitap kokusu ruhunuza sinsin..
Melis İşiten
Dünyanın en güzel iki kokusu
Kitap ve bebek kokusu derler
Gençliğin dört umdesi vardır. Vatan kokusu, kitap kokusu, oğul kokusu ve yarin kokusu. Benimse gençliğim vatansız, evlatsız en yarsız.
Tek umdem, yegane uhdem,
İçimdeki aşk ateşini avucuna teslim edeceğim şeyh.
Karatay Akademi
Saliha Bir Hanım İstiyorum
YAŞANMIŞ GERÇEK BİR HİKÂYE BİR DELİKANLININ GÜNLÜĞÜNDEN MUTLAKA OKUYUN!
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem yuva kurma konusunu açtı. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış. Kızın, ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca
Vah, șu ihtiyar başıma gelenler! Ah benim kuzucuğum, bu yaşlı adamla iyi alay etmişsin. Ben o iltifatların onda birine bile layık değilim. Aslına bakarsanız suç bende. Başımda kalan son bir tutam ağarmış saça bakmadan baharın uyandırdığı duygulardan söz ediyorum. Duyguların yaşı olmazmış; laf! Çiçekli dalların etrafa yaydığı o güzel bahar kokusu, kuş cıvıltıları, bir gün önce okuduğum duygusal kitap, edebiyatla uğraştığını söyleyen komşumun okuduğu şiirler... İşte bunlar sebep oldu yaşımı unutmaya...
Sayfa 16 - AntikKitabı okudu
Bu üç İbrahimci dinin en eskisi ve diğer ikisinin bariz atası olanı Yahudiliktir: aslen cinsel yasaklara hastalıklı bir şekilde takıntılı, yanmış insan eti kokusu eşliğinde, rakip tanrılar karşısında üstün görülen ve seçilmiş bozkır kabilesinin ayrıcalıklı sayıldığı öfkeli, oldukça kaba bir tek Tanrıya dayalı kabile inancıdır. Hristiyanlığın temeli, Filistin'in Romalılarca işgali sırasında Tarsuslu Paul tarafından, Yahudiliğin daha merhametli ve daha az ayrıcalıklı tek tanrıcı bir mezhebi olarak atılmış ve daha az ayrıcalıklı olduğu için sadece Yahudi ırkını değil dünyadaki herkesi hedeflemiştir. Birkaç yüzyıl sonra, Peygamber Muhammed ve takipçileri, Yahudi orijinalinin katı tektanrıcılığına yeniden döndüler ama ayrıcalığını yine bir kenara ittiler. Ve inancı yaymak için güçlü bir fetih ideolojisi ekleyerek, yeni kutsal kitap Kuran'ın üstünden İslam'ı kurdular. Hristiyanlık da kılıçla yayılmıştı.
