Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz.
İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor.
Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
Daha yeni bir kitap daha bitirdim ancak iki hafta önce bitirdiğim bu kitabın incelemesi yarıda kalsın istemedim açıkçası. Hızlıca bir inceleme yazmak istiyorum, aile evinden Adana'ya dönerken trende 1-2 saatte bitirdiğim bir kitaptı zaten, çok kısa. Böyle vakitleri boş geçirmektense bu tarz kısa kitaplarla değerlendirmeyi seviyorum gerçekten.
Huzurlu günleriniz olsun... Bugün sizlere; yazar @stevenson_benjamin yazmış olduğu, @altinkitaplar bünyesinde çıkan "Ailemdeki Herkes Birini Öldürdü" kitabının yorumu ile geldim...
Bu kitabı da canım bebeğim
Melis Ünler
ile beraber okuduk, teşekkür ederim
Bir kabulleniş ve reddedişin hikayesi... Belirsiz bir cinayetin peşinden
Kitap, günümüzde gelişmiş ülkeler kategorisinde yer alan ülkelere nazaran geri kalmış bölge halklarının neden Avrupalılar gibi gelişemediğini klasik gen argümanına karşı olarak ele alıyor. Coğrafyanın önemini kitapta çok iyi anlayacaksınız. Bir coğrafya uzmanı ve aynı zamanda da bu alanda profesör olan Diamond, İspanyol istilacılarının İnka Medeniyetine yaptıklarını kitabın merkezine alıyor. Avrupalıların Orta Amerika'yı nasıl ele geçirdiklerini farklı bir bakış açısıyla ele alarak aktarıyor. Sayıca oldukça az, bir avuç denebilecek İspanyol asker, koca bir medeniyeti sadece yüzlerce, binlerce ilkel mermiyle yok edebilir mi ? Tüfekten korkmak bir yana bunca insanın hiç maruz kalmadığı ve topraklarına daha önce uğramayan, günümüzde ise basit sayılabilecek bir hastalığa yol açan mikrobun gücüne şahit olacaksınız kitabın sayfalarında. ⠀
⠀
Diamond sizi ayrıca Bereketli Hilal olarak adlandırılan Mezopotamya'ya da götürüyor. Günümüz geri kalmış halklarının neden geri kaldığı hakkında fikir edinmek isteyenler için mutlaka okunması gereken bir akademik çalışmadır bu kitap. Tabi ki tek başına yeterli değil. Ek olarak aynı konuyu farklı argümanla ele alan bir başka kitap olan Ulusların Düşüşü'nü de tavsiye ederim. Çapraz okuma yapmanızı öneririm konuyu daha iyi kavramanız için. ⠀
*Kitap kadar belgeseli de güzeldir. Kitabı okumaya vakti olmayan ya da okuyup kafasında bir şeyler canlandıranlar, belgeseli izleyerek bilgilerini pekiştirebilirler.⠀
*ÖNCELİKLE OKUYAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİM. BİRAZ UZUN FAKAT OKUDUKTAN SONRA ŞATOYA BAKIŞ AÇINIZ DEĞİŞECEK. GERİ BİLDİRİM YAPMANIZ BENİ MUTLU EDER. TEŞEKKÜRLER*
Kafka'nın şatosunu anlayabilmek için öncelikle modernizm ve postmodernizm kavramlarını bilmek gerekir. Modo kelime kökünden gelen modernizm '' şimdi, şu an''
Bir derdi, bir sorunu olan insanların arayışında sarılmak isteyeceği bir kitap tavsiye etmeye geldim. İki sene öncesinde aldığım bu kitabı okuması şimdi nasip oldu. Kitabı okurken tek cümlem vardı. Tam da okunması için vakti bu zamanmış.
İçsel bir çok duygunun içinde gezinmeme sebep olan bu kitap derdi olanlara üç maddelik bir motta çıkarır o
İnternette ölüm döşeğindeki insanlar ile röportaj yapılan, onların pişmanlıklarına ve tavsiyelerine dayalı bir yazı okumuştum. Bu kitabında bu tarz bir şey olacağını düşünmüştüm ancak yanılmışım.
Kitabın neredeyse yarısına kadar herhangi bir örnek olay anlatımı mevcut değil. Olaylar bir hastanın değil, hekimin gözünden anlatılıyor. Kitapta yazılan çoğu şeyin bir amacı yokmuş gibiydi. Arama motorlarına "Ölüm Hakkında" ve "Palyatif Bakım" yazıp 10 dakikada okuyabileceğimiz şeyleri anlatıyor.
Yarısından sonra örnek olaylar başlıyor ancak onlar da hiç vurucu ve insanı düşüncelere sevk edecek cinsten değil. Örnek olaylarda kişi acı çektiği için hekime ölmek istediğinden bahsediyor, hekim kişinin söylediklerini sevdiklerine aktarıyor, sevdikleri hayır olamaz öyle şey diyor, daha sonra ölmeyi dileyen kişi sevdiklerine birkaç özlü söz söylüyor ve sevdikleri söylediklerini kabul etmiş bir şekilde ortamdan ayrılıyorlar.
Kitabın sadece sonsöz kısmını beğendim, en azından orada ilgimi çeken şeyler oldu. Ancak vakti olup okumak isteyene bile öneremeyeceğim bir kitap maalesef. Yarın öleceğini bilen bir insanın hayat hakkındaki görüşlerine dair sorulara cevap verdiği bir konsepti deneyimlemiş biri olarak, benim için oldukça anlamsız bir okuma.
Son NefesClaude Grange · Doğu Batı Yayınları · 20238 okunma
Önceki postlarda Delâilü’l-Hayrat ile ilgili bir yazı yazmıştım. Şimdi bu mübarek salavatı şerifelerin, el-Cezûlî tarafından hangi ilhamla yazıldığını bizzat kitaptan alıntıyla aktarayım. Ne kadar bilirsek o kadar feyzimiz ve aşkımız artar ibadetlere karşı 🤎
“İmâm-ı Cezûlî (rh.) bir namaz vakti abdest için hazırlanırken kuyudan su çıkaracak bir şey bulamadı.
O sırada yüksek bir yerden ona bakan küçük bir kız çocuğu kendisine kim olduğunu sordu, o da ismini söyleyince o kız (kendisinin medhini duyduğu için):
“Demek ki sen o kendisinden hayırlı övgülerle bahsedilen adamsın ama sen kuyudan suyu neyle çıkaracağın husûsunda şaşırıp kalıyorsun.” dedi.
Sonra o kız kuyuya bir kere tükürünce kuyunun suyu taşarak toprağın üzerinde akmaya başladı.
Şeyh Efendi abdesti bitirdikten sonra o kıza “Allâh için sana and veriyorum, bu mertebeye ne ile ulaştın?” diye sorunca o: “Kupkuru çöllerde yürüdüğü zaman vahşî hayvanların yüce eteklerine sarıldıkları zâta çok salât okuma sebebiyle.” diye cevap verdi.
Bunun üzerine İmâm-ı Cezûlî (rh.) Nebî ﷺ ‘e çok salât okuma hakkında bir kitap te’lif edeceğine yemin etti ve nihâyet bu kitabı telif etti.” 🌷
🌷Bize de ömrümüze bereket ve afiyet ve dahi nice lütuflar için bu salâtları okumak düşer. 🌷
Saat gibi tıkır tıkır çalışan, şikayet etmeyen, halinden memnun Stepford kadınları karşımızda. Sil-süpür-cilala, kocana minnet duy, çocuklarını çok sev, her şey onların iyiliği için.
Spoiler vermeden yazmakta çok zorlanacağım bu incelemeyi. Simone de Beauvoir’in sözü ile başlayan kitap hali hazırda var olan merakımı ve ilgimi katlayarak beni
Trevanian’ın geniş bir yelpazede karakter yaratmada usta yazarlardan biri olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. “Şibumi”de Nicholai Hel, “İnfazcı”da Jonathan Hemlock ve en son okuduğum “Katya’nın Yazı”nda Paul, Katya ve Montjean Trevanian’ın ne kadar derin bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bütün bu karakterler birbirlerine benzeseler de
Günaydın 🫠
Günümüz kitap kokusu huzurunda ve kitap okuma tadında geçsin.
Her şey gönlünüzce olsun
***
Bahar vakti gelmiştir artık .Baksana dört bir yan yeşillik ve huzur ...
KK
"Bir oyunda rolünü iyi oynamanın sırrı, o rolü bizzat yaşıyor olduğuna kendini inandırmaktır."
.
.
.
Otuz Dokuz Basamak içinde gizem barındıran, kısa ve sürükleyici olduğu için kitap okuyor değil de daha çok film izliyor hissiyatı veren bir kaçış öyküsü. Bu özellikler benim eseri başarılı bulmam için yeterli, çünkü bazı eserlerin sadece