Batı'da yeraltı edebiyatı olur da bizde olmaz mı? Bal gibi de olur! Hem de öyle çok süslemeye, bezemeye gerek duymadan olur bu edebiyat. Sokağa inip, kuytu sokaklarda dolaşmak, gecekondu mahallelerinde turlamak, bir kahvehaneye girip demli bir çay eşliğinde masaları dinlemek yetecektir buna. Hele bir de mahallenin ağır abilerinin olduğu, insan yaşamının en kötü hallere sokulduğu, her türlü kirli işin geçim kaynağına dönüştüğü ama racon usulü bir delikanlılık edebiyatının da baş tacı edildiği yeri buldunuz mu, alın size edebiyatın alası.
Alemci, hayat kadınları, tırnakçılar, gafticiler, zarbolar, kabadayılar, pezolar...sokağın ağzının tamamını Kolera mahallesinde bulmak mümkün. Duygusallığın alaya alındığı ama bunun için insanın gerekirse cinayet işleyeceği bir mahalle Kolera Mahallesi. Bir de bu mahallede polisiye bir serüven yaşanır. Kadın katili, zarbolarca (polisler) değil, mahallenin ağır abisince kovalanır.
Daha kimler yok ki bu mahallede; delirenler, namuslu yaşamdan vazgeçenler, kundakçılar, vur-kaççılar...ne arıyorsanız o tam da bu mahallede.