“Adamın sorunu hayal edememesiydi. Hayattaki çoğu şeye
eli yatkındı, ama eli yatkındı, aklı değil. Sıfırın altında elli derece
demek, seksen derece dondurucu soğuk demekti. Bu
bilgi ona sadece havanın soğuk ve rahatsız edici olduğunu
söylüyordu, daha fazlasını değil. Bu bilgi onun sıcaklık karşısında
aciz bir yaratık olduğunu fark etmesine sebep olmuyordu.
İnsanın genel zayıflığı, sıcak ve soğuk arasındaki dar bir
aralıkta yaşamaya mahkûm olması hakkında düşünmeye de
itmiyordu. Oradan, cennet ve insan hayatının anlamına dair
düşüncelere de götürmüyordu. Sıfırın altında elli derece, can
yakan bir soğuk demekti ve eldivenlerle, kulaklıklarla, sıcak
mokasenlerle ve kalın çoraplarla korunmak gerekliydi. Sıfırın
altında elli derece, adam için sıfırın altında elli derece dışında
hiçbir anlam ifade etmiyordu. Bunun daha önemli bir şey olabileceği düşüncesi, adamın aklına hiç gelmemişti.”
Amerikalı yazar, gazeteci ve aktivist Jack London’ın, Klondike
Altın Hücumu döneminde geçen bu öyküsü, edebiyatta natüralizm akımının, insan ve doğa mücadelesi temasının en
önemli örneklerinden biri olarak gösterilir.
Ateş Yakmak kitabı Jack London tarafından kaleme alınarak, Kızıl Panda tarafından yayımlanmıştır.