İnsan adale ve iskeletten ibaret bir robot değildir.hatta insan yalnız maddi ihtiyaç duyar ve sırf onun tatmini için hareket eden; yiyip içtikten sonra hayvanlar gibi yatıp uyuyan bir mahluk da değildir.
İnsan, akla ve şuura sahip ve mukadderatı üzerinde düşünebilen bir varlıktır. İnsan, nereden gelip nereye gittiğini ve hayat yolunun onu nasıl bir müntehâya ilettiğini vicdanı ile başbaşa kaldığı zaman, Kendi kendine sorup cevap aramaktadır. Ve bu bahiste kendini tatmin etmek ve içinde, geleceğe ait olarak beliren endişelerden kurtulmak, iç huzuruna ermek ihtiyacındadır. Bu huzuru insan ancak bir hâkikatten inanıp bağlanmada bulabilir. Bu hakikati ise insana ancak din verir ve öğretir. Binaenaleyh din, muayyen maddi hayat şartlarının bir mu'tası değil; bilakis insan yaratılışının, maddiyata irticâi kâbil olmayan üstün bir ihtiyacının ifadesidir.