Şiirlerden önce Celal Üster'in yazdığı önsöz ve Wolfgang Borchert'ın hayat hikayesi çok dikkatimi çekti. Kitapçılık ve oyunculuk yaptıktan sonra genç yaşta Rusya Cephesi'nde İkinci Dünya Savaşına katılmak zorunda kalmış ve savaşta ağır yaralanmış. Savaştan döndükten sonra savaş karşıtı görüşlerinden dolayı tutuklanmış, difteri ve sarılığa yakalanmış olmasına rağmen 8 ay cezaevinde tutulmuş. Cezaevinden çıktıktan sonra yeniden cepheye gönderilmiş, döndükten sonra tekrar cezaevine girmiş ve bu sefer 9 ay hapis yatmış. Cezaevi ile cephe arasında geçen bir yaşam öyküsü olmuş onunkisi. Ve 26 yaşında hayata veda etmiş. Savaştan her zaman nefret etmiş ve ikinci dünya savaşı sonrası -yıkım edebiyatının- en önemli isimlerinden birisi olmuş. Şiirlerine dönecek olursak, bu yaşam öyküsünden sonra çok fazla savaş karşıtı şiirle karşılaşacağımı düşündüm fakat böyle olmadı; şiirlerinde kitabın isminden sezildiği gibi çokça fener, gece, yıldız gibi imgeleri kullanmış. Şiirlerini genel olarak beğendim, derin anlamı olan, kısa ve öz şiirleri var. Dediğim gibi daha çok yaşamı dikkatimi çekti, bu yüzden diğer eserlerini de en kısa zamanda okumak istiyorum.
Deniz feneri olsaydım
gecede, fırtınada
ışıktım, balıklara,
vapurlara, kayıklara
ne yazık ki ben kendim
batmak üzre bir gemiyim!
W. Borchert