Gotik edebiyatından çıkmış bir bilimkurgu ve ahlaki bir eser niteliğindedir.
Adını yaratıcısı olan Victor Frankensteinden alır. Dış görüntüsünden itibaren çirkin ve korkunç bir yaratıktır. Yaratıcı tarafından dahi terk edilmiş, yalnızlığa mahkum edilmiş, toplum dışına itilmiş, çaresiz ve kimsesizdir. Bunun verdiği acı elemler ve öfke ile yaratıcısına karşı savaş açar ve olaylar silsilesi bu şekilde başlar.
Kitap yaratan- yaratıcı arasındaki ilişkiye eleştirel yaklaşmıştır. İhmal ettiklerimizin, bir kenara ittiklerimizin sonradan bizi yiyen birer canavara dönüşen tarafını görüyorsunuz.
Ahlakı bir roman niteliğine de sahiptir , çünkü sahip olduklarımızın, sonuçlarına ve oluşumlarına hazır miyiz sorusunu hatırlatıyor.
Örnek vericek olursak; Atomu parçalayan da insandı, onu insana silah olarak tutan da.
Ayrıca bu yaratma noktasinda Tiran olan prometheus'a ve çöküşüne felaketine benzetme yapması muazzamdır. Bundan ötürü kitap içinde doğa ,gök , göl manzara tasvirleri fazladır. Biraz da romantik çağın ürünü bir eserdir de.
Son olarak ekleyecek olursak: " Hepimizin kendi içimizdeki uçurumu bir başka uçurum ile kapatmaya çalışıyoruz, sonra fark ediyoruz yarattığımız uçurumun içinde uçurum, kendi dibimizi bulacağız derken başkasının zeminine hapis oluyoruz. Victor Frankensteinin de durumu tam olarak budur.