“Yalnızca tekrarlamak isterim ki insanoğluna ve ona ait her şeye karşı düşmanlık beslemenin göreviniz olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Tüm iki ayaklılar düşmanımızdır. Tüm dört ayaklılar ve kanatlılar ise dostumuzdur. Ve şunu da unutmayın ki insanoğluna karşı yaptığımız savaşta asla ona benzememeliyiz. Onu ele geçirdiğinizde bile onun o bozuk ahlakını sakın benimsemeyin. Hiçbir hayvan asla bir evde yaşamamalı, bir yatakta yatmamalı, kıyafetler giymemeli, alkol ve tütün içmemeli, paraya dokunmamalı veya ticaretle uğraşmamalı. İnsanoğluna ait bütün alışkanlıklar kötüdür. Ve en önemlisi hiçbir hayvan kendi türünden olanlara asla zorbalık etmemeli. Zayıf veya güçlü, akıllı veya saf, ne olursak olalım hepimiz kardeşiz. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı asla öldürmemeli. Tüm hayvanlar eşittir.”
Orwell, Hayvan Çiftliği’nde ince bir mizahla totalitarizmi yerer. Beylik Çiftliği’nin hayvanları, özgür ve eşit bir çiftlikte yaşama hayaliyle başlattıkları isyan sonucunda çiftlikteki insanları kovarlar ve çiftliğin adını “Hayvan Çiftliği” olarak değiştirirler. Fakat güzel bir hayalle başlayan İsyan, hiç de beklendiği gibi sonuçlanmaz. Sömürüden uzak ve adil olacağı düşünülen yönetim totaliter bir diktatörlüğe dönüşmüştür. Ve artık hiçbir hayvan isyan ateşini yakan Binbaşı’nın sözlerini hatırlayamıyordur.
