1955'te yayımlanan bir kitap İnce Memed. Üzerinden 65 yıl geçmiş. Teknoloji gelişmiş, insanların bakış açısı değişmiş, herkes birbirinden, sorunlarından daha hızlı haber almaya başlamış, tarım yerine sanayiye daha çok yoğunlaşılmış. Herkes kötü de olsa bir apartman dairesinde oturmaya başlamış, bireysellik artmış. İşte bu dönemde böyle bir kitabı okuyunca İnce Memed'in hikayeleştiğini hatta masala kaydığını düşünebiliriz ama bu yaşananlar gerçek. Böyle bir Türkiye de vardı. Devlet adaleti sağlayamadığı için olaylardan bihaber olduğu için bu insanlar kendi adaletini kendileri sağlamak zorunda kaldılar bunun sonucunda da dağa kaçmak zorunda kaldılar. Kendilerine bir düzen kurdular çoğu zaman eşkıya oldular. Bir insanda sınırlandırılamayan bir güç varsa o insan gücü kontrolsüz bir şekilde kullanmaya meyillidir. İşte bu güç zamanla köylülere zarar vermeye başlar. Kimin gücü fazlaysa adalet ondan yana olur. Ağalar devlet kesilir köylülere, dağdakiler ise adaleti sağlıyorum diye kendilerince kanun geliştirirler. Ama sonuç koca bir hiçtir. Ağanın tanıdığı, toprağı, parası olmayan bir insan isen canın, namusun, değerlerin hor görülür. O dönemi yansıtan köylü/ ağa ilişkilerini, dönen torpilleri, iftiraları okuyoruz bol bol. Peki 65 yılda ülkemizde çok şey değişti mi dersiniz? Kitabın dili ise muazzam. Yaşar Kemal o dönemi ve bölgeyi akıcı bir dille çok güzel anlatmış kendinizi ordaymış gibi hissediyorsunuz. Herkesin okuması gerektiğine inandığım bir kitap serisi oldu.