"Niçin yaşayayım, niçin herhangi bir şeye karşı bir istek duyayım, niçin herhangi bir şey yapayım?" Sorusu şekilde ifade edilebilir:
"Hayatımın, beni bekleyen, kaçınılmaz olan ölümün yok etmeyeceği bir anlamı var mı?"
"Acaba bir şeyleri gözden kaçırmış ya da yanlış anlamış olabilir miyim?" diye kendime birkaç kez sordum."İnsanın kendisini böyle bir ümit sizde kaptırması normal bir şey olamaz" Ve soruların cevaplarını insanoğlunun edindiği bütün bilgi dallarında aramaya başladım.
Çıkışı olmayan bir ormanda yaşayan biri olsaydım, yaşamaya devam edebilirdim. Fakat ben ormanda kaybolmuş ve dehşete düşmüş, yolunu bulmak için koşuşturan birisi gibiydim; attığı her adımla kafası daha da karışan ve yine de koşuşturmaya devam eden biri..
''irade olmaksızın hiçbir kavram ve evren var olamaz. gözlerimizin önünde kesinlikle hiçbir şey kalmaz. ancak bu yok oluşa doğru gidişe, doğamıza karşı koyan gene sadece o aynı yaşama isteğidir. Wille zum Leben. bu, bizi ve evreni var eden şeydir. yok oluştan bu denli korkmamız, ya da başka bir deyişle yaşamak için bu kadar büyük bir istek duymamız şu anlama gelir: bizler bu iradeyle dopdolu olduğumuz için, tabii ki hiçbir şeydir. ama öte yandan, içindeki bu irade dönüşerek kendi kendisinden vazgeçenler için de bu bizim öylesine gerçek olan evrenimiz sahip olduğu bütün o güneşleri ve samanyoluna rağmen hiçbir şeydir.'' -schopenhauer