“Gerçek aşk, kendi spontane arzularının tatmininden çok, sevilen kişinin iyi olması için çabalar. Hiçbir talepte bulunmaz. Sabırlı, dost ve mütevazıdır. Kıskançlık, caka satma, kötü niyet ve keyfi davranışlardan uzaktır.” — Karl Menninger
Raif Bey’in zararsız, ürkek, çaresiz aşkı ancak bu alıntı ile anlatılabilirdi. Okuduğum her sayfada, Raif Bey’in iç dünyası ile kendi iç dünyam birbirine karıştı. Aşkın her halinin ve insanda yarattığı dışavurumu o kadar güzel anlatılmış ki! Karşılıksız aşkını kaybetme korkusuyla yaşadığı o pasif çaresizlik, Maria’nın tutumsuz tavrına karşı yaşadığı iç karmaşasına rağmen hala beklentisiz olmaya karşı direnişi… Yılbaşı sabahında yaşadığı o duyguların birbirine geçişi ve karakterin şok geçirdiği anı tasvir edişi… O kadar Raif Bey’in ruhuna sızdım ve hissettim ki, kitap bittiğinde hazmetmek için biraz beklemem gerekti.
Okumaya değer, okumamış bir kitapseverin ise gerçekten neden bu kadar geç okuduğuna pişman olacağı bir kitap. Sabahattin Ali, ruhun şad olsun.