Romanın ana karakteri İlya İlyiç Oblomov, soylu bir ailenin çocuğudur ve çok genç yaşta, ailesinin malikanesinde büyük bir rahatlık içinde büyür. Oblomov, tembel, düşüncesiz ve hareketsiz bir adamdır; genellikle kendini herhangi bir şey yapmaktan kaçınarak, yatakta vakit geçirmekle meşguldür. Hayatını geçirmek için büyük bir amaç ve tutku taşımaz. Eylemsizlik, onun hem bir kişilik özelliği hem de yaşam felsefesi haline gelir.
Oblomov'un bu pasif tavrı, romanda sosyal eleştirinin aracı olur. Toplumun değişim, yenilik ve girişimcilik gibi değerlerle donanmış bireyleriyle karşılaştırıldığında, Oblomov'un varoluşu bir tür çürümüşlük ve toprağa bağlılık simgesidir.
Roman, Oblomov’un arkadaşları ve çevresindeki insanlarla olan ilişkilerini de anlatır. En yakın arkadaşı, özgür ruhlu ve aktif bir insan olan Andrei Ivanovich, Oblomov’a karşı sürekli bir hayal kırıklığı yaşar. Oblomov’un hayatındaki tek belirgin ilişki, ona hayatını değiştirmesi için umut veren bir kadın olan Olga ile olan ilişkisidir. Ancak Oblomov, her fırsatta tembelliğinden ve korkularından dolayı bu ilişkinin üstesinden gelemez.
Roman, Oblomov’un içsel boşluğunu, toplumsal değerlerle uyumsuzluğunu ve son çare olarak yaşamını tamamen terk etme eğilimlerini vurgular. Sonunda Oblomov, eski hayatına geri dönmek zorunda kalır, bu da onun değişmeyen kişiliğiyle yüzleşmesini gösterir.