Oblomov’un çok güzel ve nadiren bulunan bir baskısını okuma şansına eriştim. Kapağı Mehmet Ulusel çizmişti, yazının ruhu ancak bu kadar ruhu kapağa yansıyabilirdi. Pek çok yorum var kitaba dair, tekrara düşmek istemem. Ama benim için kitabın en önemli taraflarından biri, türlü türlü meseleyi, hayatın içinden geçerken, tüm doğallığıyla tartışmasıydı. Yaşam, ölüm, aşk, eğitim, köy-kent, Doğu-batı çelişkisi, Rus romanlarında çok gördüğümüz gibi mektuplaşmalarda yansıtılmıyor, ondan ziyade kurgulanmış şekilde hikaye içerisinde karşımıza çıkıyor. En güzeli de bunu bağırmadan yapıyor.
Diğer konu da, Oblomovluk’u eleştirirken herkesin çelişkisini, Stolz’un tüm çalışkanlığı içindeki hayat rutinini, romanlardaki ilişkilere uymayan ilişkilerin uyumunu, idealden şaşan, dışadüşenlerin değerini de çok güzel verebilmişti. Oblomov sadece tembellik, atalet anlatır desek, kire bulaşmak istememeyi, sisteme dair eleştirisini görememiş oluruz.