Öfke Dansı, sindire sindire okunması gereken kitaplardandır. Her satırını düşünerek, tahkik ederek okumak gerekiyor. Lerner, kitabının bu kadar okunacağını tahmin etmemiş, çünkü yazma sürecinde türlü türlü problemler yaşamış. Kitabın 2014 ve sonrası baskılarında eklenmiş olan giriş yazısında bunlardan bahsediyor. Kitabı okumaya başladığınızda, kitap hakkında pek olumlu şeyler düşünmeyebilirsiniz benim gibi. Ama sizlere bu kitabı okurken verebileceğim en büyük tavsiyem kitabı tek bir satırıyla, tek bir sayfasıyla değil tamamını okuduktan sonra değerlendirmelisiniz. O zaman ne kadar faydalı bilgiler içerdiğini anlayacaksınız. Öfkenin nedenleri ve modelleri üzerinde duran bu kitap, önemli ilişkilerde anlamlı ve uzun vadeli değişikliklere olanak tanıyacak stratejiler sunuyor. İnsanların öfkeleriyle mücadele içinde olduğu çağımızda, kadını öfkeli ve suçlayıcı bir konumdan alıp, kendi karmaşasıyla yüzleşme şansı tanıyan Öfke Dansı; öfkeyi, yıkıcı bir his olmaktan çıkarıp yapıcı bir güce dönüştürmeyi öğreterek rehberlik ediyor. Gerçek hikâyeciklerin yer aldığı kitapta, temsilden hakikate geçme metodu kullanılmış. Öfkelenmemenin insanî bir durum olduğunu anlatıyor bize Lerner. Kur’ân’da da “Onlar öfkelendiklerinde öfkelerini yutarlar” (Âl-i İmran Suresi: 134) buyrularak bu hissin insanî ve fıtrî bir hâl olduğu ifade edilmiş olmuyor mu?
